O, bazen aşırıya kaçmak istiyordu.
- He sometimes wished to go to extremes.
Tom Alaska'nın aşırı soğunu sever.
- Tom likes the extreme cold of Alaska.
Dolar döviz kuru önemli ölçüde arttı.
- The dollar exchange rate has increased dramatically.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
Onun fikirleri benim için çok aşırı.
- His ideas are too extreme for me.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Tom aşırı derecede heyecanlı görünüyor.
- Tom seems extremely excited.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
O bir uçtan diğerine düştü.
- He fell from one extreme to the other.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.