Ben kendimi kötü bir şekilde ifade etmiş olmalıyım.
- I must have expressed myself badly.
Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.
- Her smile expressed her thanks.
Tom sempatisini ifade etmek için Mary'yi aradı.
- Tom called on Mary to express his sympathy.
İş arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
- I would like to express our thanks on behalf of my colleagues.
Tom kendini açıkça ifade etti.
- Tom expressed himself clearly.
Elinizden geldiği kadar kendinizi açık biçimde ifade edin.
- Express yourself as clearly as you can.
Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
- Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu zorlukla gördük.
- The express train went by so fast we hardly saw it.
Ekspres tren yerelden bir saat daha hızlıdır.
- The express train is an hour faster than the local.
Bu mektubu ekspres olarak postalar mısınız?
- Will you express this letter?
Hiç ekspres tren var mı?
- Are there any express trains?
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
- In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi.
- Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face.
Acele etmelisin yoksa ekspresi kaçıracaksın.
- You must hurry up, or you will miss the express.
Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.
- Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
O, İngilizce olarak kendini çok iyi ifade etti.
- He expressed himself very well in English.
Normal tren ekspres trenden daha az rahattır.
- The local train is less comfortable than the express train.
Paristen gelen ekspres tren saat onda varır.
- The express train from Paris arrives at ten o'clock.
Hepsi onun ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
- They all expressed regret over her death.
O dürüst bir biçimde kendi görüşünü dile getirdi.
- He frankly expressed his own view.
Lütfen ekspres posta ile gönderin.
- Please send it by express mail.
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
- We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
The people of his island of Rokovoko, it seems, at their wedding feasts express the fragrant water of young cocoanuts into a large stained calabash like a punchbowl .
Whereby they discoursed in silence, and were intuitively understood from the theory of their expresses.
I took the express into town.
In my eyes it bore a livelier image of the spirit, it seemed more express and single, than the imperfect and divided countenance.
Words cannot express the love I feel for him.
... your kind of surprised expressed supposed to be good ...
... I look for an idea that's been expressed in academia. ...