Haberi duyduğunda, o şaşırmış olabilir.
- She may have been surprised when she heard the news.
John, bir şey söyleyemeyecek kadar çok şaşırmıştı.
- John was too surprised to say anything.
Şaşırmaktan hoşlanmam.
- I don't like being surprised.
Habere şaşırmaktan kendilerini alamadılar.
- They couldn't help being surprised at the news.
Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
- What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Tom herkesten daha şaşkındı.
- Tom was more surprised than anybody.
Tom konuşamayacak kadar çok şaşkındı.
- Tom was too surprised to talk.