Onun epey tecrübesi var.
- He has a great deal of experience.
Tom işi iyi yapmak için yeterli tecrübeye sahip değildi.
- Tom didn't have enough experience to do the job well.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
- You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
Böyle başka bir deneyim yaşamak istemiyorum.
- I don't want to go through another experience like that.
O tecrübeli bir öğretmendir.
- He is an experienced teacher.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
- According to my experience, it takes one year to master French grammar.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Bu, Mary'nin ailedeki ilk ölüm olayıdır.
- This is Mary's first experience of a death in the family.
Bu olay beni değiştirdi.
- This experience has changed me.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Onlar benim geçmiş yaşamım hakkında birçok soru sordular.
- They asked a lot of questions about my past experience.
Bu tecrübe onun yaşamında çok önemli sayılır.
- This experience counts for much in his life.
Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.
- He had various experiences in his life.
Bu benim hayatımın en büyük bir deneyimiydi.
- It was the greatest experience of my life.
Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
- Tom has no practical experience.
O bilgili ve de deneyimli.
- He has knowledge and experience as well.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
O tecrübeli bir öğretmendir.
- He is an experienced teacher.
Ben araba sürmede deneyimli değilim.
- I am not experienced in driving.
Deneyimli pilotlara acil bir ihtiyaç vardır.
- There is an urgent need for experienced pilots.
O, işte deneyimliydi.
- He was experienced in business.
Ben araba sürmede deneyimli değilim.
- I am not experienced in driving.
Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have.
It was an experience he would not soon forget.
... same great Play experience to the web as well. ...
... But it's obviously my first experience of ...