Mary egzotik bir orta doğu güzeliydi.
- Mary was an exotic Middleastern beauty.
Gürültüden uzak olarak, gölün önündeki egzotik bitkilerin yanında oturabilirsin.
- You can sit by the exotic plants in front of the lake, away from the noise.
Onun yurtdışı seyahat deneyimi var.
- He has experience of foreign travel.
Dışişleri Bakanı bir kuklaydı.
- The Foreign Minister was a puppet.
O dışişlerinde iyi deneyimlidir.
- He is well versed in foreign affairs.
Yabancılarla alay etme.
- Don't poke fun at foreigners.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's difficult to learn a foreign language.
exotic appearance.
... is just a specialized computer as well, with a particularly exotic housing. ...