Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Kötü davranışı için kendini mazeret gösterdi.
- He excused himself for his bad behavior.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.
- There is no excuse for your actions.
Senin özürlerini dinlemeyi reddediyorum.
- I refuse to listen to your excuses.
İnan bana, o özür işe yaramayacak.
- Believe me, that excuse ain't gonna fly.
Keşke gitmemek için iyi bir gerekçe bulabilsem.
- I wish I could think of a good excuse not to go.
Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
- There is no excuse for such behavior.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
- Excuse me, but I feel sick.
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
- Excuse me. Who are you?
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Biran için bizi affet.
- Excuse us for a second.
Biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for just a moment?
Bana biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.