O, lüks bir hayat sürdü.
- He led a life of luxury.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Lüksemburg'a gidip yaşamak istiyorum!
- I want to go and live in Luxembourg!
O hala Lüksemburg'da mı yaşıyor?
- Does he still live in Luxembourg?