Jim'in haricinde herkes geldi.
- With the exception of Jim, everybody came.
Bir kedi haricinde ev boştu.
- The house was empty except for a cat.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except on Sunday.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I know nothing about her except that she is a pianist.
Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
- We had no choice except to put up with it.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.