Mary son derece güzel bir kız.
- Mary is an exceptionally beautiful girl.
Tom son derece yakışıklıdır.
- Tom is exceptionally handsome.
Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Evimiz otobüs durağına uzak olmasının haricinde oldukça tatminkardır.
- Our house is quite satisfactory except that it is rather a long way to the bus stop.
Fevkalade sabır gereklidir.
- Exceptional patience is required.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except on Sunday.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Çok yakışıklı bir prens istisnai güzel bir prensesle tanıştı.
- A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
- The men had little to do except hunt for food.
Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I know nothing about her except that she is a pianist.
Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
- This is an exceptional rosé wine.
Tom olağanüstü bir basketbol oyuncusudur.
- Tom is an exceptional basketball player.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
- Nothing could be done, except wait.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Çok yakışıklı bir prens istisnai güzel bir prensesle tanıştı.
- A very handsome prince met an exceptionally beautiful princess.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
The quality of the beer was exceptional.
... experience flight conditions are exceptionally good ...