تعريف ever- في الإنجليزية التركية القاموس.
- <span class="word-self">everspan>-evolving
- Sürekli gelişen
- <span class="word-self">everspan>-changing
- Sürekli değişen, aynı kalmayan
- <span class="word-self">everspan>-expanding
- sürekli genişleyen
- <span class="word-self">everspan>-growing storage
- devamlı büyüyen depolama alanı
- <span class="word-self">everspan>-lingering
- yılan hikayesine dönen
- <span class="word-self">everspan>-living
- ever-yaşam
- <span class="word-self">everspan>-present
- hep-mevcut
- <span class="word-self">everspan>-shifting
- sürekli değişen
- <span class="word-self">everspan>
- her zaman
Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
- You can't expect me to always think of everything!
O, her zamankinden daha güçlüdür.
- He is stronger than ever.
- <span class="word-self">everspan>
- şimdiye kadar
Kylie Minogue, şimdiye kadar duyduğum en iyi şarkıcıdır!
- Kylie Minogue is the best singer I've ever heard!
Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
- <span class="word-self">everspan>
- hiç
Hiç Kanada'ya gittin mi?
- Have you ever been to Canada?
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- for <span class="word-self">everspan>
- her zaman
Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
- Tom always blames me for everything.
Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
- Tom always blames Mary for everything.
- <span class="word-self">everspan>
- asla
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to ever leave Boston.
- <span class="word-self">everspan>
- daima
Hiçbir şey daima güvende değildir.
- Nothing is ever secure.
- <span class="word-self">everspan>
- hep
Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.
- I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
- Why would you ever want to work on Wall Street?
- <span class="word-self">everspan> after
- ondan sonra, hep: They lived happily ever after. Ondan sonra hep mutlu yaşadılar
- for <span class="word-self">everspan>
- sonsuza dek
Sami çocuklarını sonsuza dek kaybettiğini düşünüyordu.
- Sami thought he lost his kids for ever.
Sami'nin hayatı sonsuza dek değişti.
- Sami's life was for ever changed.
- for <span class="word-self">everspan>
- ebedi olarak
- hardly <span class="word-self">everspan>
- binde bir
- hardly <span class="word-self">everspan>
- hemen memen hiç
- <span class="word-self">everspan>
- gelmiş geçmiş
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
- Who was the greatest philosopher that ever lived?
- <span class="word-self">everspan>
- herhangi bir zamanda
Herhangi bir zamanda Japonya'ya gelirsen, beni görmeye gel.
- If you are ever in Japan, come and see me.
Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.
- If you ever come to town, come to see me.
- <span class="word-self">everspan>
- eğer
Eğer bize yardım ederseniz, herkes memnun olur.
- Everyone will be happy if you help us.
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
- <span class="word-self">everspan>
- bir kez
Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
- Stir once every fifteen minutes.
Onlar her ay bir kez maç izlemeye giderler.
- They go to watch a play once every month.
- <span class="word-self">everspan> active
- durmadan işleyen
- <span class="word-self">everspan> after
- hep
Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
- And they all lived happily ever after.
- <span class="word-self">everspan> after
- ondan sonra daima
- <span class="word-self">everspan> after
- artık
- <span class="word-self">everspan> and none
- ara sıra
- <span class="word-self">everspan> at that
- öyle olduğu halde, bile
- <span class="word-self">everspan> at that
- öyle olduğu halde bile
- <span class="word-self">everspan> if
- -sa dahi (yapsa dahi gibi)
- <span class="word-self">everspan> if
- -sa da (yapsa dahi gibi)
- <span class="word-self">everspan> if
- olsa bile
- <span class="word-self">everspan> if
- hatta
- <span class="word-self">everspan> if
- sa da
- <span class="word-self">everspan> in one
- mütemadi olarak
- <span class="word-self">everspan> increasing
- giderek artan
- <span class="word-self">everspan> increasing
- sürekli yükselen
- <span class="word-self">everspan> since
- ondan beri
- <span class="word-self">everspan> since
- o tarihten beri
- <span class="word-self">everspan> so
- rağmen
- <span class="word-self">everspan> so
- öyle olsa da
- <span class="word-self">everspan> so easy
- o denli kolay ki
- <span class="word-self">everspan> so much
- (deyim) fazlasıyla
- <span class="word-self">everspan> so much
- (deyim) çok çok
- <span class="word-self">everspan> so much
- (deyim) çok fazla
- <span class="word-self">everspan> the optimist
- iyimser kimse
- <span class="word-self">everspan> the optimist
- aşırı iyimser
- <span class="word-self">everspan> then
- o zaman bile
- <span class="word-self">everspan> then
- buna karşın
- <span class="word-self">everspan> though
- rağmen
- <span class="word-self">everspan> though
- se de
- <span class="word-self">everspan> though
- sa da
- for <span class="word-self">everspan>
- daima
- for <span class="word-self">everspan>
- ilelebet
- for <span class="word-self">everspan>
- sonsuza kadar
Leyla ve Sami sonsuza kadar birlikte olmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı.
- Layla and Sami were going to do whatever it took to be together for ever.
Sana sonsuza kadar kalbimi vermek istiyorum.
- I want to give you my heart for ever.
- for <span class="word-self">everspan> and a day
- daima
- for <span class="word-self">everspan> and a day
- (deyim) sonsuza kadar
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- (deyim) sonsuza dek
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- (deyim) sonsuza kadar
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- durmadan
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- ebediyen
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- ebediyete kadar
- for <span class="word-self">everspan> more
- ebediyen
- if <span class="word-self">everspan>
- kazara
- if <span class="word-self">everspan>
- nadiren
Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
- These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
- My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
- nothing <span class="word-self">everspan> happens
- hiç bir şey olduğu yok
- scarcely <span class="word-self">everspan>
- hemen hiç
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
- scarcely <span class="word-self">everspan>
- hemen hemen hiç bir zaman
- seldom, if <span class="word-self">everspan>
- kırk yılda bir
- seldom, if <span class="word-self">everspan>
- nadiren
- seldom, if <span class="word-self">everspan>
- belki de hiç
- why <span class="word-self">everspan>
- ne demeye
- why <span class="word-self">everspan>
- ne diye
- worse than <span class="word-self">everspan>
- her zamankinden çok
- Ta <span class="word-self">everspan> so
- çok sağ ol
- <span class="word-self">everspan>
- haçansa
- <span class="word-self">everspan>
- hayatında
Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.
- Love, which is a wonderful feeling, comes to everyone at some time in their life.
Her çocuk, hayatında bir babaya ya da bir baba figürüne ihtiyaç duyar.
- Every child needs a father or a father figure in their life.
- <span class="word-self">everspan>
- şu ana kadar
Şu ana kadar tattığım ilk Japon yemeği buydu.
- This was the first Japanese food I had ever tasted.
Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?
- Ever been to Muskogee?
- <span class="word-self">everspan>
- ever changing daima değişen
- <span class="word-self">everspan> since
- den beri sürekli olarak
- <span class="word-self">everspan> since
- o zamandan beri
Biz o zamandan beri arkadaşız.
- We've been friends ever since.
O zamandan beri onu kimse görmedi.
- Nobody has seen him ever since.
- <span class="word-self">everspan> so
- çok
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- ilelebet
- forever and <span class="word-self">everspan>
- ebediyen
- More than <span class="word-self">everspan> before
- Daha önce hiç olmadığı kadar
More than ever before, consumers are desiring for ‘greener’ products.
- What of it? What <span class="word-self">everspan> ...?
- k. dili (Şaşkınlık belirtir.): What ever can she mean? Ne demek istiyor Allah aşkına?
- as <span class="word-self">everspan>
- Her zaman olduğu gibi. "As ever, İ was the last to find out."
- be on a better footing than <span class="word-self">everspan>
- araları her zamankinden daha iyi olmak
- better than <span class="word-self">everspan>
- her zamankinden daha iyi
- <span class="word-self">everspan>
- daima yanan
- <span class="word-self">everspan>
- şimdiye kadarki
- <span class="word-self">everspan> before
- Eskiye kıyasla, eskiye nazaran
More teens are writing than ever before.
- <span class="word-self">everspan> growing
- sürekli büyüyen
- <span class="word-self">everspan> since that day
- hiç o günden beri
- <span class="word-self">everspan> since that time
- O zamandan beri
- <span class="word-self">everspan> widening
- devamlı genişleyen
- <span class="word-self">everspan> worsen
- hiç olmadığı kadar kötüleşmek
- <span class="word-self">everspan> worsening
- daha beter
- first <span class="word-self">everspan>
- ilk
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
# 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
- Sentence #2416352 is my first ever contribution in Tatoeba.
- first-<span class="word-self">everspan>
- ilk
- for <span class="word-self">everspan> and <span class="word-self">everspan>
- sonsuzlara dek
- for <span class="word-self">everspan> so much
- Hiç bu kadar
- for the first time <span class="word-self">everspan>
- Şimdiye kadar ilk defa
- hardly <span class="word-self">everspan>
- hemen hemen hiç
10:00 sonra Tom hemen hemen hiç çalışmaz.
- Tom hardly ever studies after 10:00 p.m.
Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor.
- Tom hardly ever speaks to me anymore.
- have you <span class="word-self">everspan>
- sen hiç
- live happily <span class="word-self">everspan> after
- (deyim) Sonsuza dek mutlu yaşamak
- may the odds be <span class="word-self">everspan> in your favor
- (Atasözü) İyi şans dilemek için kullanılan "Şans hep sizden yana olsun" anlamına gelen söz
- more than <span class="word-self">everspan>
- her zamankinden daha/çok
- more than <span class="word-self">everspan>
- Her zamankinden çok
- more than <span class="word-self">everspan>
- Daima,sonsuza değin
My love will last more than ever.
- never <span class="word-self">everspan>
- Katîyyen, asla ve kat'a
- never <span class="word-self">everspan>
- Never at all, absolutely never
- never <span class="word-self">everspan>
- Katiyen
- not <span class="word-self">everspan>
- Hiçbir zaman
- scarcely <span class="word-self">everspan>
- Hemen hemen hiç
I scarcely ever get excited before an exam.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
- scarcely <span class="word-self">everspan>
- Hemen hiç, hemen hemen hiç bir zaman, pek nadiren
- than <span class="word-self">everspan> before
- her zamankinden
- where <span class="word-self">everspan> i go
- nereye gitmem
- who <span class="word-self">everspan>
- kim
- whom <span class="word-self">everspan>
- kime hiç
- Did you <span class="word-self">everspan>
- {k} Allah Allah!
- How <span class="word-self">everspan>
- Nasıl ...?: How ever did it come about? Nasıl oldu?
- What of it? What <span class="word-self">everspan>
- {k} (Şaşkınlık belirtir.): What ever can she mean? Ne demek istiyor Allah aşkına?
- When <span class="word-self">everspan> ...
- {k} (Soruyu vurgulamak için kullanılır.): When ever will you be on time? Sen ne zaman vaktinde geleceksin?
- Where <span class="word-self">everspan> ...
- Nerede/Nereye/Nereden ... Allah aşkına?: Where ever has she gotten to? O nereye gitti Allah aşkına?
- Who <span class="word-self">everspan> ...
- Şaşkınlık belirtir: Who ever can this be? Bu kim olabilir Allah aşkına?
- as ... as <span class="word-self">everspan>
- her zamanki gibi: as fast as ever her zamanki gibi hızlı
- be gone for <span class="word-self">everspan>
- yerinde yeller esmek
- <span class="word-self">everspan>
- ebedi
- <span class="word-self">everspan>
- hiç bir zaman
- <span class="word-self">everspan>
- olabildiğince
- <span class="word-self">everspan>
- z. hiç: Have you ever been to Eyüp? Hiç Eyüp'e gittin mi?
- <span class="word-self">everspan>
- everand anon arada sırada
- <span class="word-self">everspan>
- gitgide
- <span class="word-self">everspan>
- ever burning hiç sönmeyen
- <span class="word-self">everspan>
- giderek
- <span class="word-self">everspan>
- ebedi ever more
- <span class="word-self">everspan>
- ever living ölmez
- <span class="word-self">everspan>
- durmadan
- <span class="word-self">everspan> and anon
- bazen
- <span class="word-self">everspan> and anon
- zaman zaman
- <span class="word-self">everspan> and anon
- ara sıra
- <span class="word-self">everspan> changing
- daima değişen
- <span class="word-self">everspan> since
- -den beri sürekli olarak
- <span class="word-self">everspan> so
- pek
- for <span class="word-self">everspan>
- ebediyen
- forever and <span class="word-self">everspan>
- daima
- forever and <span class="word-self">everspan>
- sonsuza dek
Sizi sonsuza dek seveceğim.
- I will love you forever and ever.
- gone for <span class="word-self">everspan>
- yerinde yeller esmek
- have you <span class="word-self">everspan> been to
- daha önce geldiniz mi
- have you <span class="word-self">everspan> been to the usa
- hiç amerika'da bulundunuz mu
- how <span class="word-self">everspan> ...?
- nasıl olur da
- if <span class="word-self">everspan>
- şayet
- never and <span class="word-self">everspan>
- asla ve asla
- seldom if <span class="word-self">everspan>
- kırk yılda bir
- thank you <span class="word-self">everspan> so much
- çok çok teşekkür ederim
- thank you <span class="word-self">everspan> so much
- çok çok teşekkürler
- thank you <span class="word-self">everspan> so much
- çok teşekür ederim
- this is all one will <span class="word-self">everspan> get
- görüp göreceği rahmet bu
- to be gone for <span class="word-self">everspan>
- yerinde yeller esmek
- worse than <span class="word-self">everspan>
- her zamankinden kötü: He's behaving worse
- worse than <span class="word-self">everspan>
- her zamankinden çok: It's dripping worse than ever now. Şimdi her zamankinden çok damlıyor