O, her zamankinden daha güçlüdür.
- He is stronger than ever.
Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.
- For all his genius, he is as unknown as ever.
Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider selling his antique car.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Ben bir daha seni burada asla görmek istemiyorum.
- I never want to see you here ever again!
Onu asla tekrar görmek istemiyorum.
- I don't ever want to see him again.
Hiçbir şey daima güvende değildir.
- Nothing is ever secure.
Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.
- Not every student went there yesterday.
Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
- Thank you, everybody. Thank you so much.
O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- He is the bravest soldier that ever lived.
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.
- If you ever come to town, come to see me.
Herhangi bir zamanda Japonya'ya gelirsen, beni görmeye gel.
- If you are ever in Japan, come and see me.
Eğer kenara çekilirsen, herkes için yer olur.
- If you would move over, there would be room for everyone.
Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Her çocuk, hayatında bir babaya ya da bir baba figürüne ihtiyaç duyar.
- Every child needs a father or a father figure in their life.
Herkes hayatında yanlış şeyler yapar.
- Everyone does wrong things in their lives.
Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.
- Nothing is ever right.
Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?
- Ever been to Muskogee?
Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.
- We go to the theater once every two weeks.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
- I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
- And they all lived happily ever after.
Biz o zamandan beri arkadaşız.
- We've been friends ever since.
O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.
- She has remained abroad ever since.
More teens are writing than ever before.
Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
- Tom always blames Mary for everything.
Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
- Tom always blames me for everything.
Sonsuza dek yaşamaya çalışma. Başaramayacaksın.
- Do not try to live for ever. You will not succeed.
Sami, Leyla'nın hayatını sonsuza dek değiştirdi.
- Sami changed Layla's life for ever.
Tom üç yıl önce Japonya'ya geldi ve o zamandan beri burada yaşamaktadır..
- Tom came to Japan three years ago and has been living here ever since then.
O, Pazar gününden beri hastadır.
- He has been ill ever since Sunday.
Sana sonsuza kadar kalbimi vermek istiyorum.
- I want to give you my heart for ever.
Leyla ve Sami sonsuza kadar birlikte olmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı.
- Layla and Sami were going to do whatever it took to be together for ever.
Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.
- She seldom, if ever, goes to movies by herself.
O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar.
- She seldom, if ever, goes out after dark.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
More than ever before, consumers are desiring for ‘greener’ products.
# 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
- Sentence #2416352 is my first ever contribution in Tatoeba.
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
10:00 sonra Tom hemen hemen hiç çalışmaz.
- Tom hardly ever studies after 10:00 p.m.
Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.
- Tom hardly ever listens to the radio.
My love will last more than ever.
I scarcely ever get excited before an exam.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Sizi sonsuza dek seveceğim.
- I will love you forever and ever.
How can I ever get there in time.
It was ever thus.
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom thinks women always tell their best friends everything.
Tom thinks women always tell their best friends everything.
- Tom thinks that women always tell their best friends everything.
Did I ever!.
This family empathy measure is highly related to ever use of birth control but not to any measure of continuous use.
He's back and better than ever.
I started smoking last year and have been coughing ever since.
The people have been rejoicing ever since the election.
She arrived a bit late, her ever-present briefcase in tow.
I've never seen such an ugly man in all my born days.
And they lived happily ever after.
... ALAN RUSBRIDGER: So that's never, ever, ever. ...
... our alliance with europe remains the strongest the world has ever known ...