Tom sonunda kendi bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını yüklemeyi anladı.
- Tom eventually figured out how to install a free database application on his computer.
Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
- Tom eventually found a job that he liked.
Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum.
- I knew Tom would show up eventually.
Tom onu hemen yapmayacak ama er geç onu yapacak.
- Tom won't do that right away, but he'll do it eventually.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Adalet yavaş ama nihaidir.
- Justice is slow, but eventual.
Sonuçta, Tom muhtemelen bize yardım etmeyi kabul edecek.
- Eventually, Tom will likely agree to help us.
Tom sonunda bunu yapacak, ama muhtemelen yakın zamanda değil.
- Tom will eventually do that, but probably not anytime soon.