He was affected by the heat.
- O, ısıdan etkilenmişti.
Tom could be affected, too.
- Tom da etkilenmiş olabilirdi.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
We were very impressed by his new book.
- Onun yeni kitabından oldukça etkilenmiştik.
Tom is really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmiş.
The problem affects the prestige of our school.
- Sorun bizim okulun prestiji etkiler.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment.
- İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.