etkilen

listen to the pronunciation of etkilen
التركية - الإنجليزية
impress with
impress by
be affected by
etkile
affect

His speech deeply affected the audience. - Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

Most living creatures in the sea are affected by pollution. - Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.

etkile
{f} affecting
etkile
{f} obsessed
etkile
impress

I was impressed by the general knowledge of Japanese students. - Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.

I was deeply impressed by the scenery. - Manzaradan derinden etkilendim.

etkile
{f} biased
etkile
{f} bias
etkile
stamp on
etkile
{f} affected

His speech deeply affected the audience. - Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

Smoking has affected his health. - Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.

etkile
stamp#on
etkile
stampon
etkile
prejudiced
etkile
(Biyoloji) influence

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

That was probably what influenced their decision. - Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

etkilen
المفضلات