established practice; habit; tradition

listen to the pronunciation of established practice; habit; tradition
الإنجليزية - التركية

تعريف established practice; habit; tradition في الإنجليزية التركية القاموس.

custom
{i} gelenek

Japonya'da iyi hizmet için bahşiş vermek geleneksel değildir. - In Japan it is not customary to tip for good service.

Çok sayıda eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor. - Many old customs are gradually dying out.

custom
{i} görenek

Alman gelenek ve görenekleri hakkında benden daha çok biliyorsun. - You know more than I do about German customs and traditions.

Görenek nesilden nesile devredildi. - The custom was handed down from generation to generation.

custom
{i} adet

O zamanlar âdet olduğu üzere, yalınayaktı. - Her feet were bare, as was the custom in those days.

Bu eski bir Amerikan âdeti. - That's an old American custom.

custom
{i} alışkanlık

Hiç böyle garip bir alışkanlık duydunuz mu? - Did you ever hear of such a strange custom?

custom
gümrük

Bir gümrük görevlisi, bavulumu açmamı istedi. - A customs official asked me to open my suitcase.

Bir gümrük beyanı gereklidir. - A customs declaration is required.

custom
{i} töre

Onlar bizim törelerimize henüz alışkın değil. - They are not used to our customs yet.

custom
{s} sipariş üzerine yapılmış

Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi? - Have you ever had anything custom made?

custom
alışkı

Onlar bizim törelerimize henüz alışkın değil. - They are not used to our customs yet.

custom
(Bilgisayar) özel ayarlar
custom
davranış biçimi
custom
huy
custom
davranış biçimi,özel
custom
destek/alışkanlık/gel
custom
(sıfat) ısmarlama, sipariş üzerine yapılmış
custom
ısmarlama üzerine çalışan customs union gümrük anlaşması
custom
ısmarlama yapılmış
الإنجليزية - الإنجليزية
custom
established practice; habit; tradition
المفضلات