Boston'dan kaçmak zorunda kaldım.
- I had to get away from Boston.
O güzel, bu doğru ama o ağzını bir defa açtı mı sen yalnızca kaçmak isteyeceksin.
- She's beautiful, that's true—but once she opens her mouth, you'll only want to get away!
Bir süre kurtulmak zorundayım.
- I've got to get away for a while.
Tom'dan kurtulmak zorundaydım.
- I had to get away from Tom.
Hafta sonu için çıkmak istiyorum.
- I want to get away for the weekend.