She'll have to delay her education because she lost her job.
- O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
We'll have to postpone the game.
- Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
We had to postpone the game due to rain.
- Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık.
We had to put off the meeting because of the traffic accident.
- Trafik kazası nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
We have to put off the game till next Sunday.
- Oyunu önümüzdeki Pazara ertelemek zorundayız.
I tend to procrastinate.
- Ben ertelemek eğilimindeyim.
Let us hope that this is the last postponement.
- Bu erteleme, umarız sonuncusu olur.
The rain necessitated a postponement of the picnic.
- Yağmur bir piknik ertelemesi gerektirdi.
Mary hit the snooze button.
- Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.
I hit the snooze button and went back to sleep.
- Erteleme düğmesine bastım ve tekrar yatmaya gittim.
The meeting will be postponed till the 20th of this month.
- Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
We should probably postpone the competition.
- Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
We had to postpone the gathering because of rain.
- Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
He decided to postpone his departure.
- Gidişini ertelemeye karar verdi.
After several delays, the plane finally left.
- Birkaç ertelemeden sonra, uçak nihayet kalktı.
She'll have to delay her education because she lost her job.
- O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
The meeting was adjourned until the following week.
- Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
The meeting was adjourned until the next week.
- Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
I don't know why the meeting was postponed.
- Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.
The meeting will be postponed till the 20th of this month.
- Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
Procrastination: It's serious business.
- Erteleme: Bu ciddi bir iş.
The procrastination train has no brakes.
- Erteleme trenin frenleri yok.
The suspense is killing me.
- Erteleme beni öldürüyor.