ermüdet

listen to the pronunciation of ermüdet
ألمانية - التركية
yorgun
الإنجليزية - التركية

تعريف ermüdet في الإنجليزية التركية القاموس.

tired
yorgun

Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum. - I'm too tired to walk.

Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım. - Though I am tired, I will work hard.

tired
{s} bıkkın

Sen hiçbir şey yapmamaktan dolayı bıkkınsın. - You are tired from doing nothing.

tired
{s} tembel

Tembellik, yorulmadan önce dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir. - Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.

tired
{s} bitkin

Yorgun ve bitkin hissediyorum. - I feel tired and exhausted.

Bitkin gibi görünüyorsun. - You look like you're tired.

fatigued
yorgun

Tom solgun ve yorgun görünüyordu. - Tom looked pale and fatigued.

Her zaman aç ve yorgun olmanın sonucu olarak, o köpek sonunda öldü. - As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died.

tired
bıkmak
tired
bıkkınlık gelmek
tires
tekerlekler

Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir. - Replace the old tires with new ones.

tires
(Otomotiv) lastikler

Ben lastikleri değiştirmek zorundayım. - I have to change tires.

Lastikleri kontrol eder misin? - Could you check the tires?

tired
(of ile) -den bıkmış
tired
bezmiş
tired
{f} yor

Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum. - I'm too tired to walk.

Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum. - I'm really tired and want to go to bed early.

tired
{s} lâstik tekerli
fatigued
{f} yor: adj.yorgun,yorgu
fatigues
yorgunluk
ألمانية - الإنجليزية
tires
fatigues
becomes tired
made tired
fatigued
tired
wearied
flagged
become tired
flags
aweary
wearies
er/sie ist/war ermüdet
he/she has/had become tired
nicht ermüdet
unfatigued