Tom bir yoga hayranı.
- Tom is a yoga enthusiast.
Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.
- Thanks to Facebook, stalking is no longer the bastion of a few devoted enthusiasts, but a highly automated task convenient enough even for the busy housewife.
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems to be enthusiastic.
Tom çok hevesli değil, değil mi?
- Tom isn't very enthusiastic, is he?
Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.
- His speech met with enthusiastic applause.
Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
- This book is a result of his enthusiastic research.
Tom Mary kadar hevesli görünmüyordu.
- Tom didn't sound as enthusiastic as Mary.
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems to be enthusiastic.
O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.
- He hid his emotions and pretended to be enthusiastic.
Sen çok istekli görünmüyorsun.
- You don't seem very enthusiastic.