Yabancı bir ülkeye girmek için bir pasaporta ihtiyacın var.
- You need a passport to enter a foreign country.
Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Buraya girişiniz yasaklandı.
- You are banned from entering this place.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
- For our children to be safe, please do not enter adult sites.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.
Tom'un odasına girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısın.
- You should always knock before entering Tom's room.
He did the crime and will go to jail - the fact that he did not know it was illegal does not enter into it.
The country entered into peace talks with the militants.
One must be of legal age to enter into a contract.
... almost without me even having to hit Enter, I get the ...
... So in 10 years, we could be entering the solar age, in 20 years, we'll enter the solar ...