تعريف end- في الإنجليزية التركية القاموس.
- <span class="word-self">endspan>
- son
Eczane yolun sonunda.
- The drugstore is at the end of this road.
Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
- There will be an economic crisis at the end of this year.
- <span class="word-self">endspan> up
- sonuçlanmak
Onun gibi sonuçlanmak ister misin?
- Do you want to end up like her?
Onun gibi sonuçlanmak istemiyorum.
- I don't want to end up like him.
- <span class="word-self">endspan>
- {f} sona ermek
Öyle sona ermek zorunda değil.
- It doesn't have to end like that.
Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
- <span class="word-self">endspan>
- son vermek
Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.
- Scientists are working hard to put an end to AIDS.
Tom buna bir son vermek istiyor.
- Tom wants to end this.
- <span class="word-self">endspan>
- uç
Patlıcanları yıkayın ve onların uçlarını kesin.
- Wash eggplants and cut their endings.
NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.
- NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents.
- <span class="word-self">endspan>
- bitmek
Hastane inşaatı bitmek üzere.
- The construction of the hospital is about to end.
Tüm güzel şeyler bitmek zorundadır.
- All good things must come to an end.
- <span class="word-self">endspan>
- son bulmak
- <span class="word-self">endspan>
- sona erdirmek
Japonya, Kore için herhangi bir Rus tehdidini sona erdirmek istiyordu.
- Japan wanted to end any Russian threat to Korea.
Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
- Fadil wanted to end the marriage.
- <span class="word-self">endspan>
- bitirmek
Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
- The referee blew his whistle to end the match.
Sami hayatını bitirmek istedi.
- Sami wanted to end his life.
- <span class="word-self">endspan>-effector
- Makinelerdeki robotik kolların sonunda bulunan tutma görevi yapan uç kısım
- <span class="word-self">endspan>-group
- (Kuran) Uç-grup
- <span class="word-self">endspan>-to-<span class="word-self">endspan>
- sıra ile veya uç uca dizilmiş
- <span class="word-self">endspan>-all
- sonuna kadar tüm
- <span class="word-self">endspan>-mill cutter
- (Mühendislik) parmak freze
- <span class="word-self">endspan>-of-day
- gün sonu
- <span class="word-self">endspan>-of-life
- sonu hayat
- <span class="word-self">endspan>-of-pipe
- boru çıkışı
- <span class="word-self">endspan>-run
- sonuna kadar koşmak
- <span class="word-self">endspan>-stopped-
- sonuna kadar durdu-
- <span class="word-self">endspan>-up
- bkz. end up
- <span class="word-self">endspan>-up
- sonuna kadar
- <span class="word-self">endspan>-user
- son kullanıcı
- <span class="word-self">endspan>
- {i} taraf
Bu aptallık tarafından sonsuz bir şekilde rahatsız oluyorum.
- I'm getting endlessly annoyed by this foolishness.
Haziran ayı sonuna kadar tarafların ilke anlaşmasına varmaları gereklidir.
- The two sides must reach an agreement in principle by the end of June.
- <span class="word-self">endspan> up
- (Fiili Deyim ) sonunda ... olmak , boylamak
- <span class="word-self">endspan>
- {i} sonuç
Barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı.
- The peace talks ended in failure.
Sonunda her şeyin iyi sonuçlanacağını ümit ediyorum.
- I hope everything will turn out well in the end.
- <span class="word-self">endspan>
- {f} son ver
O, bir köprüden atlayarak hayatına son verdi.
- He ended his life by jumping off a bridge.
Bu tartışmaya son verdik.
- We ended this discussion.
- dead <span class="word-self">endspan>
- {i} çıkmaz sokak
Bu yol bir çıkmaz sokak.
- This road is a dead end.
- reach the <span class="word-self">endspan> of the line
- Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
- shift <span class="word-self">endspan>
- İş sonu, mesai bitimi
- year-<span class="word-self">endspan> inventory
- Sene sonu envanteri
- be at a loose <span class="word-self">endspan>
- boşta olmak
- dog <span class="word-self">endspan>
- izmarit
- <span class="word-self">endspan>
- akıbet
- <span class="word-self">endspan>
- ölmek
Sonunda ölmek istemiyorum.
- I don't want to end up dead.
- <span class="word-self">endspan> up
- {k} (deyim) sonunda ... olmak
- in the <span class="word-self">endspan>
- sonuçta
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
- no <span class="word-self">endspan> in sight
- uçsuz bucaksız
- to this <span class="word-self">endspan>
- bu amaçla
- <span class="word-self">endspan>
- kalıntı
- (hair) to stand on <span class="word-self">endspan>
- tüyleri diken diken olmak
- at the <span class="word-self">endspan> of one's tether
- dayanacak gücü kalmamak
- axle <span class="word-self">endspan> gears
- (Otomotiv) aks dişlisi
- be at the <span class="word-self">endspan> of one's rope
- çaresiz kalmak
- bottom <span class="word-self">endspan>
- taban
- bring to an <span class="word-self">endspan>
- sonuçlamak
- bring to an <span class="word-self">endspan>
- sona erdirmek
- by the <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikirle gelmesini söyledi.
- The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
Tom gelecek ayın sonuna kadar bizden haber almayı bekleyebilir.
- Tom can expect to hear from us by the end of the month.
- by the <span class="word-self">endspan> of
- -nin sonunda
- by the <span class="word-self">endspan> of
- nun sonunda
- capture <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) yakalama sonu
- closed <span class="word-self">endspan>
- (Askeri) kapalı uçlu
- come to an <span class="word-self">endspan>
- sonuna gelmek
- come to an <span class="word-self">endspan>
- son bulmak
- come to dead <span class="word-self">endspan>
- açmaza girmek
- dead <span class="word-self">endspan>
- açmaz
- dead <span class="word-self">endspan>
- kör baca
- dirty <span class="word-self">endspan> of the stick
- işin kötü tarafı
- drop <span class="word-self">endspan>
- başlık kapağı
- <span class="word-self">endspan>
- nokta koymak
- <span class="word-self">endspan>
- mütemadiyen
- <span class="word-self">endspan>
- gayesiz
- <span class="word-self">endspan>
- bitiş noktası
- <span class="word-self">endspan>
- nihayete ermek
- <span class="word-self">endspan>
- öldürmek
- <span class="word-self">endspan>
- işsiz
- <span class="word-self">endspan>
- art
Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
- This may end up being somebody else's problem.
Açık artırma pazartesi sona eriyor.
- The auction ends Monday.
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) dur
Sıranın sonunda durdu.
- He stood at the end of the line.
Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
- It rained for several days on end.
- <span class="word-self">endspan>
- bitiş
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Bitişi çok daha ilginçtir.
- The ending is much more interesting.
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) end
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) bitir
O konuşmasını bitirdi.
- He brought his speech to an end.
Toplantıyı bitirmemizi önerdim.
- I suggested that we bring the meeting to an end.
- <span class="word-self">endspan>
- arka
Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
- I've decided to end our friendship.
Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
- Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
- <span class="word-self">endspan>
- hedef
Sonunda hedefine ulaştı.
- She has finally achieved her end.
Hedefe giden her yol mübahtır.
- The end justifies the means.
- <span class="word-self">endspan>
- dip
Müzakerelerin amacı, iki ülke arasındaki en kötü diplomatik krizin sona ermesi.
- The negotiations are aimed at ending the worst diplomatic crisis between the two countries.
Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.
- Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.
- <span class="word-self">endspan>
- neticelenmek
- <span class="word-self">endspan>
- mahvetmek
- <span class="word-self">endspan>
- tamam olmak
- <span class="word-self">endspan>
- kalkmak
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) durdur
Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.
- To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.
Kim faturayı ödemeyi durdurdu?
- Who ended up paying the bill?
- <span class="word-self">endspan>
- dikine
- <span class="word-self">endspan> at
- (Bilgisayar) bitiş
- <span class="word-self">endspan> by
- (Bilgisayar) bitiş
- <span class="word-self">endspan> by
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- <span class="word-self">endspan> call
- (Bilgisayar) çağrıyı durdur
- <span class="word-self">endspan> date
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- <span class="word-self">endspan> date
- (Bilgisayar) son tarih
- <span class="word-self">endspan> if
- (Bilgisayar) son eğer
- <span class="word-self">endspan> in
- sonuçlanmak
Yaklaşık olarak her dört evlilikten üçü boşanmayla sonuçlanmaktadır.
- About three out of every four marriages end in divorce.
- <span class="word-self">endspan> item
- (Askeri) son madde
- <span class="word-self">endspan> item
- (Askeri) mamul madde
- <span class="word-self">endspan> now
- (Bilgisayar) şimdi sonlandır
- <span class="word-self">endspan> of
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- <span class="word-self">endspan> of line
- (Bilgisayar) satır sonu
- <span class="word-self">endspan> of line resistor
- (Elektrik, Elektronik) hat sonu direnci
- <span class="word-self">endspan> point
- (Tıp) uç nokta
- <span class="word-self">endspan> show
- (Bilgisayar) gösteri sonu
- <span class="word-self">endspan> show
- (Bilgisayar) gösteri sonuna
- <span class="word-self">endspan> show
- (Bilgisayar) gösteriyi bitir
- <span class="word-self">endspan> size
- (Bilgisayar) bitiş boyutu
- <span class="word-self">endspan> something
- ilişiğini kesmek
- <span class="word-self">endspan> task
- (Bilgisayar) görevi sonlandır
- <span class="word-self">endspan> task
- (Bilgisayar) göreve son ver
- <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan>
- (Politika, Siyaset) noktadan noktaya
- <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan>
- ucu ucuna
- <span class="word-self">endspan> up
- bağlamak
- <span class="word-self">endspan> up
- son bulmak
- <span class="word-self">endspan> up a loser
- zararlı çıkmak
- <span class="word-self">endspan> up in
- boylamak
- <span class="word-self">endspan> up in
- düşmek
- <span class="word-self">endspan> up with
- ile sonuçlanmak
- <span class="word-self">endspan> user
- uçtaki kullanıcı
- extreme <span class="word-self">endspan>
- aşırı uç
- fixed <span class="word-self">endspan>
- ankastre
- free <span class="word-self">endspan>
- serbest uç
- from beginning to <span class="word-self">endspan>
- başından sonuna kadar
- from <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan>
- boydan boya
- from the <span class="word-self">endspan> of
- ucundan
- front <span class="word-self">endspan>
- (Otomotiv) ön taraf
- i'm at the <span class="word-self">endspan> of my rope
- (deyim) canıma tak etti artık
- i'm at the <span class="word-self">endspan> of my rope
- (deyim) artık sabrım taştı
- in the <span class="word-self">endspan>
- eninde sonunda
- in the <span class="word-self">endspan>
- en sonunda
- light at the <span class="word-self">endspan> of the tunnel
- (Konuşma Dili) tünelin ucundaki ışık
- link <span class="word-self">endspan>
- bağlantı ucu
- low <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar,Teknik) en yalın
- low <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar,Teknik) alt uçtaki
- means to an <span class="word-self">endspan>
- araç
- means to an <span class="word-self">endspan>
- vasıta
- merge <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) birleştirme sonu
- move to <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) sona taşı
- no <span class="word-self">endspan>
- (deyim) sınırı olmayan
- no <span class="word-self">endspan>
- (deyim) sınır tanımayan
- no <span class="word-self">endspan>
- boşuna
- no <span class="word-self">endspan>
- boş yere
- no <span class="word-self">endspan> of
- bitip tükenmez
- omit <span class="word-self">endspan> tag
- (Bilgisayar) bitiş etiketini yoksay
- on <span class="word-self">endspan>
- üstüste
- put an <span class="word-self">endspan> to
- (deyim) sonuçlandırmak
- put an <span class="word-self">endspan> to something
- Birşeye son vermek
- reach the <span class="word-self">endspan> of the line
- İşin/yolun sonuna gelmek
- reach the <span class="word-self">endspan> of the road
- İşin/yolun sonuna gelmek
- sealing <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) sızdırmaz uç kablo
- sealing <span class="word-self">endspan>
- sızdırmaz uç
- seek to <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) bitişi ara
- seek to <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) bitiş ara
- shaft <span class="word-self">endspan>
- mil ucu
- smooth <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) düzgün bitiş
- stem <span class="word-self">endspan>
- (Gıda) sap ucu
- the <span class="word-self">endspan> of time
- kıyamet günü
- this <span class="word-self">endspan>
- bu maksatla
- till the <span class="word-self">endspan>
- sonuna dek
- till the <span class="word-self">endspan> of time
- ebediyyen
- to no <span class="word-self">endspan>
- (deyim) boşu boşuna
- to stand on <span class="word-self">endspan>
- tüyleri diken diken olmak
- to that <span class="word-self">endspan>
- bu niyetle
- to that <span class="word-self">endspan>
- bu maksatla
- to the <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
- You don't have to stay to the end.
- to the <span class="word-self">endspan> that
- gayesi ile
- to the <span class="word-self">endspan> that
- amacıyla
- up to the <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
- upset <span class="word-self">endspan>
- şişirilmiş uç
- void <span class="word-self">endspan>
- boş uç
- <span class="word-self">endspan>
- {i} mec. ölüm, son
- at one's wits <span class="word-self">endspan>
- şaşkın
- at the <span class="word-self">endspan> of one's tether
- dayanacak sabrı kalmamış
- be on the receiving <span class="word-self">endspan>
- -maruz kalmak
- be on the receiving <span class="word-self">endspan>
- çekmek
- bearing <span class="word-self">endspan>
- yatak ucu
- big <span class="word-self">endspan>
- biyel başı
- bring to an <span class="word-self">endspan>
- sona erdir
- cause to <span class="word-self">endspan>
- bitmesine neden ol
- come to an <span class="word-self">endspan>
- sona ermek
- dead-<span class="word-self">endspan> street
- çıkmaz sokak
- <span class="word-self">endspan>
- son kısım
- <span class="word-self">endspan>
- bitim
Onlar performansın bitiminden önce ayrıldılar.
- They left before the end of the performance.
Dersin bitimine kadar sadece on dakika var.
- There are only 10 minutes left until the end of the lesson.
- <span class="word-self">endspan>
- {f} bit
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
- The summer vacation has come to an end too soon.
Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
- Life never ends but earthly life does.
- <span class="word-self">endspan>
- amaç
Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
- Atomic energy can be used for peaceful ends.
- <span class="word-self">endspan>
- uç çekit
- <span class="word-self">endspan>
- bitiş çekidi
- <span class="word-self">endspan>
- son çekit
- <span class="word-self">endspan> around carry
- uç yuvarlaklaştırma eldesi
- <span class="word-self">endspan> for <span class="word-self">endspan>
- uçları ters çevrilmiş
- <span class="word-self">endspan> item
- mamül
- <span class="word-self">endspan> of
- in sonu
- <span class="word-self">endspan> of file
- kütük sonu
- <span class="word-self">endspan> on
- baş başa
- <span class="word-self">endspan> product
- son ürün
- <span class="word-self">endspan> up
- bitir
Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.
- I never imagined we'd end up like this.
Tom ne yapmayı bitirdi?
- What did Tom end up doing?
- <span class="word-self">endspan> user
- son tüketici
- <span class="word-self">endspan> user programmes
- son kullanıcı programları
- fixed <span class="word-self">endspan>
- hareketsiz uç
- from beginning to <span class="word-self">endspan>
- baştan sona
- front <span class="word-self">endspan> processor
- ön uç işlemci
- go off the deep <span class="word-self">endspan>
- tepesi atmak
- keep one's <span class="word-self">endspan> up
- özüne düşen görevi yerine getirmek
- latter <span class="word-self">endspan>
- ölüm
- leading <span class="word-self">endspan>
- ön uç
- no <span class="word-self">endspan> of
- sonsuz
- no <span class="word-self">endspan> of
- büyük
- open <span class="word-self">endspan> wrench
- somun anahtarı
- put an <span class="word-self">endspan> to
- son ver
- put an <span class="word-self">endspan> to
- -e bir son vermek
- tag <span class="word-self">endspan>
- sarkık uç
- <span class="word-self">endspan>
- {i} ölüm
Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?
- The boundaries which divide Life from Death are at best shadowy and vague. Who shall say where the one ends, and where the other begins?
Ölüm, yaşadığımız bu fani hayatın sona ermesi ve ebedi olan ahiret hayatına açılan kapıdır.
- Death is the door that brings this mortal life that we have lived to an end and opens out to the eternal life to come.
- <span class="word-self">endspan>
- {i} erek
- <span class="word-self">endspan>
- (Tekstil) Dokuma kumaştaki tek bir çözgü ipliği
- <span class="word-self">endspan>
- {i} kafa
Kafamız allak bullak olmuş durumda.
- We're at our wits' end.
- <span class="word-self">endspan>
- sona
- <span class="word-self">endspan>
- ucu
- <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
Zaferi sonuna kadar tartıştık.
- We disputed the victory to the end.
Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
- You don't have to stay to the end.
- hold one's <span class="word-self">endspan>, <span class="word-self">endspan> of the bargain up
- üstüne düşeni yapmak
- meeting <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan> or at the ends
- Toplantı sonunda bitirmek veya ucunda
- to capsize <span class="word-self">endspan> over <span class="word-self">endspan>, as in heavy surf
- ucuna, sonuna alabora olarak ağır sörf içinde
- <span class="word-self">endspan>
- encam
- <span class="word-self">endspan>
- end onbaş başa
- <span class="word-self">endspan>
- tos vuruşu gibi baş başa
- <span class="word-self">endspan>
- (Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
- <span class="word-self">endspan>
- baş
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Sonunda başaracaksın.
- You will succeed in the end.
- <span class="word-self">endspan>
- (Tekstil) 1. uç 2. son
- <span class="word-self">endspan>
- bitme
Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
- Life never ends but earthly life does.
Onun bitmeyen masallarından sıkıldım.
- He bored me with his endless tales.
- <span class="word-self">endspan>
- {i} izmarit