encouraging, favorable; providing a source for hope; likely to turn out well

listen to the pronunciation of encouraging, favorable; providing a source for hope; likely to turn out well
الإنجليزية - التركية

تعريف encouraging, favorable; providing a source for hope; likely to turn out well في الإنجليزية التركية القاموس.

promising
{s} gelecek vaadeden

Tom gelecek vaadeden bir öğrenci. - Tom is a promising student.

Tom gelecek vaadeden genç bir adamdır. - Tom is a promising young man.

promising
söz vererek
promising
{i} ümit veren
promising
{f} söz ver

Bana ne söz veriyorsun? - What are you promising me?

Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum. - I don't remember promising that.

promising
umut ver/söz ver
promising
{s} umut verici

O, çok umut verici genç bir adamdır. - He's a very promising young man.

Umut verici görünen her şeyi takip edin. - Keep track of everything that looks promising.

promising
{s} umut verici, geleceği parlak, gelecek için bir şeyler vadeden
promising
{s} yetenekli
promising
{s} ümit verici

O oldukça ümit verici görünüyor, değil mi? - That sounds quite promising, doesn't it?

promising
{s} geleceği parlak

O geleceği parlak bir genç. - He is a promising youth.

O geleceği parlak bir öğrenci. - She is a promising pupil.

الإنجليزية - الإنجليزية
{s} promising
encouraging, favorable; providing a source for hope; likely to turn out well

    الواصلة

    encouraging, favorable; pro·vid·ing a source for hope; like·ly to turn out well

    النطق

المفضلات