İşitebilmek için önde oturdu. - He sat in the front so as to be able to hear.
İşitebilmek için önde oturdu.
He sat in the front so as to be able to hear.
Trene zamanında yetişmek için acele etti. - He hurried so as to be in time for the train.
Trene zamanında yetişmek için acele etti.
He hurried so as to be in time for the train.
The children resoundingly defeated the bully.