Tom duygularını kontrol edemedi.
- Tom couldn't control his emotions.
O, duygularını kontrol edemez.
- She can't control her emotions.
Muhakeme gücümüzün hislerimiz tarafından gölgelenmesine izin verirsek her zaman yanlış ağaca havluyor oluruz.
- If we let our reasoning power be overshadowed by our emotions, we would be barking up the wrong tree all the time.
Duyguları hissetmek iyidir.
- It's okay to feel emotions.
Sami temel olarak tepkisizdi.
- Sami was basically unresponsive.
O, duygulanmaktan dolayı ağladı.
- She wept with emotion.
Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi.
- Tom listened to what Mary had to say without showing any emotion.
O herhangi tipte heyecan göstermedi.
- She didn't display any type of emotion.
Bizden daha duygulular.
- They are more emotional than we.
I try not to let my emotions affect my decisions.
- I try not to let my emotions influence my decisions.