تعريف emergencies في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Tıp) acil durumlar
- emergency
- Acil
Bu acil bir durumdur.
- This is an emergency.
Acil bir durumda, 110'u çevirin.
- In case of an emergency, dial 110.
- emergency
- ani tehlike
- emergency
- (Askeri) harekat savaş
- emergency
- (Askeri) ani durum
- emergency
- ivegen durum
- emergency
- (Politika, Siyaset) olağanüstü hal
Türkiye üç aylık bir olağanüstü hal ilan etti.
- Turkey has declared a three-month state of emergency.
Washington DC'de ve beş eyalette olağanüstü hal ilan edildi.
- A state of emergency has been declared in Washington DC and five states.
- emergency
- yedek
- emergency
- (Askeri) acil ihtiyaç
- emergency
- zor durum
- emergency
- acil servis
Tom ambulansla acil servise gitmek zorunda kaldı.
- Tom had to go to the emergency room by ambulance.
Acil servise gitmem gerekti.
- I had to go to the emergency room.
- emergency
- acil durum
Acil durumda derhal bu düğmeye basınız.
- Please push this button at once in case of emergency.
Acil durumda, 119'u arayın.
- In case of emergency, call 119.
- emergency
- tehlike hali
- emergency
- acil vaka
- emergency
- olağanüstü durum
- domestic emergencies
- (Askeri) Olağanüstü iç durumlar
- domestic emergencies
- (Askeri) OLAĞAN ÜSTÜ İÇ DURUMLAR: ABD'deki 50 eyalet, Puerto Rico topluluğu, Colombia bölgesi veya Amerikan hakimiyeti altındaki topraklarda, can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan ve alışılmış devlet yönetimini alt üst eden düşman taarruzu, ayaklanma, sivil karışıklık, yer sarsıntısı, yangın, su baskını, veya diğer genel felaket veya benzeri beklenmedik olayların meydana gelmesi sonucu, kamu refahını etkileyen kritik durumlar. Olağan üstü iç durum terimi aşağıda gösterilen acil durumları kapsar: (a) Civil defense emergency - Olağanüstü sivil savunma: Bir düşman taarruzunun yarattığı tahripten ileri gelen ve gerek taarruz esnasında, gerekse taarruzdan sonra acil faaliyeti gerektiren, yurt içi acil felaket durumu. Böyle bir durum, ilgili makam tarafından bir taarruzdan öncede ilan edilmiş olabilir. (b) Civil disturbances - Sivil Karışıklık: Kamu hukuk ve düzenine aykırı, toplu şiddet hareketleri ve karışıklıklar, isyanlar, başkaldırmalar, kanunsuz engellemeler veya diğer düzensizlikler. Sivil karışıklık terimi. ABD yasası 15. Bölüm 10. Fıkrasının hükümlerine ilişkin Federal Silahlı Kuvvetlerin kullanılmasını gerektiren bütün koşulları kapsar. (c) Major disaster - Büyük afet: Sebep olduğu hasar, güçlük veya ıstırabın hafifletilmesinde, devlet ve mahalli hükümetlerin gayretlerini ve mevcut kaynaklarını bütünlemek için Federal hükümetin felaket yardımı yapmasını (kamu hukuku 606 91. Kongre 42. ABD yasası 58) gerektirecek önemde ve çapta olduğu ve olabileceği Başkan tarafından kararlaştırılmış su baskını, yangın, kasırga, deprem veya diğer felaketler. (d) Natural disaster - Tabii felaket: Bir düşman taarruzu veya sivil, karışıklık, meydana gelen felaket sonucu olanlar dışında, olağanüstü bütün iç durumlar
- emergency
- emergency exit tehlike zamanında kullanılan çıkış kapısı
- emergency
- ani olarak ortaya çıkan güç durum
- emergency
- İvedi
- emergency
- {i} tehlike
- emergency
- (Mukavele) acil hal, aciliyet, acil
- emergency
- in case of emergency icabında
- emergency
- (Tıp) Acil hal
- emergency
- (Askeri) ACİL DURUM, ACİL İHTİYAÇ, ANİ DURUM: Acil olağanüstü hal
- emergency
- ivedi durum
- emergency
- âcil bir durum
Acil bir durumda, bu düğmeye basın.
- In case of an emergency, push this button.
Acil bir durumda, polisi arayın.
- In case of emergency, call the police.
- emergency
- âcil ihtiyaç veya vaka
- emergency
- acil,aciliyet
- emergency
- (Nükleer Bilimler) tehlike durumu
- emergency
- emergency ration olağanüstü zamanlara mahsus yemek paketi
- emergency
- icap