emeklilik

listen to the pronunciation of emeklilik
التركية - الإنجليزية
retirement

Tom can put away more money, tax-deferred, for retirement. - Tom emeklilik için, vergisi ertelenmiş daha çok parayı bir kenara koyabilir.

His life after retirement was unhappy. - Emeklilikten sonraki hayatı mutsuzdu.

pension

She has to live on the pension. - O, emeklilik maaşıyla yaşamak zorunda.

It was hard for him to live on his small pension. - Onun küçük bir emeklilik maaşıyla yaşaması zordu.

retiring

I have no regrets about retiring. - Emeklilik konusunda pişmanlık duymuyorum.

Who said anything about retiring? - Kim emeklilik hakkında bir şey söyledi?

superannuation
emekli
(Askeri) retired

Tom was named the head of the organization after the director retired. - Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.

He doesn't have a job. He's retired. - Onun bir iş yok. O emeklidir.

emeklilik borcu
(Ticaret) pension liability
emeklilik fonları
(Ticaret) pension funds
emeklilik fonu
(Ticaret) retirement fund
emeklilik maaşı
(Ticaret) old-age pension
emeklilik maaşı
(Ticaret) superannuation
emeklilik maaşı
(Ticaret) retirement pension
emeklilik aylığı
(Ticaret) pension fund
emeklilik borçlanması
(Ticaret) retiring debt
emeklilik branşı
(Sigorta,Ticaret) pension business branch
emeklilik denetleyicisi
(Sigorta,Ticaret) pension supervisor
emeklilik düzenlemesi
(Hukuk) pension reform
emeklilik düzenleyicisi
(Sigorta,Ticaret) pension regulator
emeklilik eğrisi
(Ticaret) retirement curve
emeklilik fonu
contributory
emeklilik fonu yönetişimi
(Sigorta,Ticaret) pension fund governance
emeklilik geliri
(Sigorta,Ticaret) pension benefit
emeklilik geliri
(Sigorta,Ticaret) pension income
emeklilik gelirleri
(Ticaret) retirement annuity
emeklilik gözetim merkezi
(Sigorta,Ticaret) pension monitoring center
emeklilik hakkı
(Sigorta,Ticaret) pension right
emeklilik hakkı
(Politika, Siyaset) right to a pension
emeklilik hakkı kazanmak
(Sigorta,Ticaret) entitled to pension
emeklilik hakkı tanınmamış
pensionless
emeklilik hakları
(Ticaret) pension rights
emeklilik ihtiyatı
(Ticaret) pension reserve
emeklilik ikramiyesi
(Ticaret) retirement bonus
emeklilik ikramiyesi
gratuity
emeklilik kanunu
(Ticaret) law on pensions
emeklilik karşılığı
(Ticaret) pension reserve
emeklilik maaşı
old age pension
emeklilik mecburiyeti
(Ticaret) pension obligation
emeklilik planlaması
(Ticaret) retirement planning
emeklilik planı
(Ticaret) pension scheme
emeklilik politikası
(Sigorta,Ticaret) pension policy
emeklilik reformu
(Hukuk) pension reform
emeklilik rejimi
(Sigorta,Ticaret) pension regime
emeklilik sigortası
retirement annuity
emeklilik sigortası
retirement insurance
emeklilik sigortası
old-age insurance
emeklilik sonrası
(Ticaret) post-retirement
emeklilik sonrası çalışma maaşı
half-pay
emeklilik sözleşmesi
(Sigorta,Ticaret) pension contract
emeklilik sözleşmesi metni
(Sigorta,Ticaret) text of the pension contract
emeklilik tablosu
(Ticaret) retirement table
emeklilik tazminatı
(Kanun) compensation pension
emeklilik tazminatı talebi
(Ticaret) pension indemnity claim
emeklilik varlıkları
(Sigorta,Ticaret) pension assets
emeklilik yatırım fonları
(Ticaret) private pension funds
emeklilik yatırım fonu
(Sigorta,Ticaret) pension mutual fund
emeklilik yaşı
retirement age
emeklilik yaşı
retiring age
emeklilik yaşı
of pensionable age
emeklilik yılları
retirement span
emeklilik ödeneği
(Ticaret) pension payment
emeklilik ödeneği
(Ticaret) pension fund
emeklilik ödeneği
(Ticaret) pension allowance
emeklilik ürünü
(Sigorta,Ticaret) pension product
emeklilik şirketi
(Sigorta,Ticaret) pension company
emekli
retiree

I became a retiree after working for forty-five years in a cubicle. - Kırk beş yıl boyunca bir hücrede çalıştıktan sonra emekli oldum.

The stock market crash forced many retirees back into the job market. - Borsa krizi birçok emekliyi yeniden iş piyasasına zorladı.

emekli
emeritus
bireysel emeklilik sistemi
(Sigorta) individual pension system
emekli
retirer
emekli
lucubrate
emekli
old-age pensioner
emekli
retired employee
emekli
retired person
emekli
pensionary
emekli
pensioner

She's a widow and a pensioner, and faces many hardships. - O dul ve emeklidir ve birçok zorluklarla karşı karşıyadır.

bireysel emeklilik
(Sigorta) Individual pension
emekli
pensioned
emekli
retired to
artan oranlı emeklilik planı
(Ticaret) graduated pension scheme
bireysel emeklilik aracısı
(Ticaret) personal pension intermediary
bireysel emeklilik gelirleri
(Ticaret) private pension income
bireysel emeklilik hesabı
(Sigorta,Ticaret) individual pension account
emekli
old age pensioner
emekli
superannuated
emekli
retiring

A farewell party was held for the executive who was retiring. - Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.

Tom announced he was retiring. - Tom emekli olduğunu duyurdu.

emekli
retired; (old age) pensioner
emekli
laborious
meslek emeklilik planı
(Ticaret) graduated pension scheme
ordu emeklilik kurulu
(Askeri) army retiring board
tasdik edilen emeklilik planı
(Sigorta,Ticaret) approved pension plan
التركية - التركية
Emekli olma durumu, tekaütlük: "Büyükelçi emekliliğe ilkin kolay adapte olamamıştır."- H. Taner
Emekli olma durumu, tekaütlük
tekaütlük
(Osmanlı Dönemi) TEKAÜD
emeklilik çağı
Emekli olduktan sonraki dönem
Emekli
tekaüt
Emekli
(Hukuk) MÜTEKAİT
emekli
Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse): "Buraya gelenler hep asker emeklileridir."- H. Taner
emekli
Cevat Fehmi Başkut'un bir oyunu
emekli
Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse)
emekli
Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
zorunlu emeklilik
Yasalarda şartları belirlenmiş mecburî emeklilik
emeklilik
المفضلات