الإنجليزية - التركية
تعريف elektron في الإنجليزية التركية القاموس.
- eksicik
التركية - التركية
تعريف elektron في التركية التركية القاموس.
- Bütün atomlarda bulunan negatif yüke sahip temel parçacık, pozitron karşıtı
- (Osmanlı Dönemi) yun. Atomda negatif yüklü zerrecik. Bak: Delil-i inayet
- Eski Yunanistan'da altın gümüş karışımı sikkelere verilen ad
- elektron akışı
- Serbest elektronların yer değiştirmesi
- elektron demeti
- Aynı enerji kaynağından çıkan ve biribirine yakın yörüngede yayılan elektronlar
- elektron gazı
- Boş veya gaz dolu bir ortamda, yahut bir iletkenin içinde dolaşan serbest elektronların tümü
- elektron mikroskobu
- Normal ışık yerine bir elektron demeti ile çalışan ve bir milyon kez net büyütebilen özel mikroskop
- serbest elektron
- Doğal elektrik yükünün oluşturduğu demetler
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف elektron في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- elektron affinity
- (Kimya) The enthalpy change for the addition of one electron to an atom or ion in the gaseous state. For example, the electron affinity of hydrogen is H in the reactionH(g) + e- H-(g)H = -73 kJ/mol
المصطلحات ذات الصلة
التركية - الإنجليزية
تعريف elektron في التركية الإنجليزية القاموس.
- electron
Negative electrons attract positive electrons.
-Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all.
-Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.
- elektron demeti
- electron beam
- elektron demetleri
- (Elektrik, Elektronik) electron beams
- elektron huzmesi
- electron beam
- elektron kırınımı
- (Fizik) electron diffraction
- elektron lambası
- (Elektrik, Elektronik) electronic
- elektron mikroskop
- (Tıp) electron microscopy
- elektron mikroskopisi
- (Elektrik, Elektronik) electron microscopy
- elektron optik
- (Elektrik, Elektronik) electron optics
- elektron salımı
- electron emission
- elektron taşıma
- electron transport
- elektron tutma
- (Çevre) electron capture
- elektron tübü
- (Bilgisayar) termionic tube
- elektron tübü
- (Bilgisayar) electronic tube
- elektron tübü
- electron tube
- elektron tüpü
- vacuum tube
- elektron tüpü
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) thermionic tube
- elektron tüpü
- valve
- elektron tüpü
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) thermionic valve
- elektron volt
- electronvolt
- elektron yakalama
- (Jeoloji) electron capture
- elektron yakalayıcı
- (Tıp) electron-capture
- elektron ışınları
- (Bilgisayar,Elektrik, Elektronik) cathode rays
- elektron ilgisi
- Electron affinity
The electron affinity is a measure of the energy change when an electron is added to a neutral atom to form a negative ion.
- elektron afinitesi
- (Fizik) electron affinity
- elektron akışı
- electron flow
- elektron aynası
- electron mirror
- elektron bandı
- electron band
- elektron batması
- (Fizik,Teknik) electron sink
- elektron bağlaşması
- (Elektrik, Elektronik) electron coupling
- elektron bağlaşımı
- electron coupling
- elektron bileşiği
- electron compound
- elektron bulutu
- electron cloud
- elektron dalga boyu
- (Fizik,Teknik) electron wavelength
- elektron dalga tüpü
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electron wave tube
- elektron dalgası
- electron wave
- elektron dağılımı
- electron distribution
- elektron delik çifti
- (Elektrik, Elektronik) electron pair
- elektron demet
- (Elektrik, Elektronik) electronic beam
- elektron demeti tüpü
- (Elektrik, Elektronik) electron beam tube
- elektron derişimi
- electron concentration
- elektron değerliği
- electrovalence
- elektron değerliği
- electron valence
- elektron değiş tokuşu
- electron exchange
- elektron deşarj tüpü
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electron discharge tube
- elektron deşarjı
- electron discharge
- elektron emisyonu
- electron emission
- elektron enerjisi
- electron energy
- elektron gazı
- electron gas
- elektron geri tepmesi
- (Elektrik, Elektronik) electron recoil
- elektron geçişi
- (Elektrik, Elektronik) electronic transition
- elektron hızı
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electron velocity
- elektron iletimi
- electron conduction
- elektron iletkenliği
- (Elektrik, Elektronik) electronic conductivity
- elektron ilgisi
- (Kimya) electron afinity
- elektron jeti
- electron jet
- elektron kabuğu
- electron shell
- elektron kamerası
- electron camera
- elektron kaçması
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electron runaway
- elektron kuplajlı
- (Fizik) electron-coupled
- elektron kuplajı
- electron coupling
- elektron kuramı
- electron theory
- elektron kuşağı
- electron band
- elektron kütlesi
- electron mass
- elektron kırılması
- electron diffraction
- elektron merceği
- electron lens
- elektron mikroskobu
- ultramicroscope
- elektron multiplikatörü
- electron multiplier
- elektron nakli
- (Fizik,Teknik) electron transfer
- elektron optiği
- electron optics
- elektron osilatörü
- electron oscillator
- elektron püskürteci
- electron gun
- elektron rölesi
- electron relay
- elektron sekizlisi
- electron octet
- elektron sondası
- (Elektrik, Elektronik) electronic fathometer
- elektron spini
- electron spin
- elektron sürüklenmesi
- electron drift
- elektron tabakası
- (Elektrik, Elektronik) electronic layer
- elektron tabancası
- electron gun
- elektron taraması
- (Teknik,Televizyon) electron scanning
- elektron tedavisi
- (Tıp) electron beam therapy
- elektron teleskopu
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electron telescope
- elektron teorisi
- electron theory
- elektron toplayıcısı
- electron collector
- elektron tuzağı
- (Fizik,Teknik) electron trap
- elektron tüpü
- electron tube
- elektron uydu
- electron satellite
- elektron valansı
- electron valence
- elektron volt
- electron volt
- elektron yakalaması
- (Kimya) capture of electron
- elektron yakalanması
- electron capture
- elektron yarıçapı
- electron radius
- elektron yoğunluğu
- electron density
- elektron yoğunluğu
- (Elektrik, Elektronik) density of electrons
- elektron yörüngesi
- electron orbit
- elektron yörüngesi
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) electron trajectory
- elektron yükü
- electronic charge
- elektron yükü
- (Fizik,Teknik) electron charge
- elektron zarfı
- electron sheath
- elektron çifti
- electron pair
- elektron çoğaltıcı
- electron multiplier
- elektron çoğaltıcısı
- electron multiplier
- elektron çığı
- electron avalanche
- elektron ışını
- (Elektrik, Elektronik) electronic ray
- elektron-iyon çığı
- (Fizik) electron-ion avalanche
- elektron/iyon çığı
- electron/ion avalanche
- pozitif yüklü elektron
- (Tıp) positron
- artı elektron
- positron
- dış elektron
- peripheral electron
- eksite elektron
- excited electron
- erkin elektron
- (Fizik) free electron
- fazla elektron
- excess electron
- ikincil elektron
- secondary cosmic rays
- ikincil elektron
- secondary electron
- kilo-elektron volt
- (Çevre) kilo-electron volt
- milyar elektron volt
- bev
- milyon elektron volt
- mev
- negatif elektron
- negative electron
- orbital elektron
- orbital electron
- pozitif elektron
- positive electron
- pozitif elektron
- positron
- primer elektron
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) primary electron
- sekonder elektron
- secondary electron
- serbest elektron
- free electron
- çevrel elektron
- peripheral electron