الإنجليزية - التركية
تعريف elder, senior في الإنجليزية التركية القاموس.
- older
- {f} daha eski
Tatoeba: Bizim sizden daha eski cümlelerimiz var.
-Tatoeba: We've got sentences older than you.
Arabamız sizinkinden üç yıl daha eski.
-Our car is three years older than yours.
- older
- (Bilgisayar) daha eskiler
Daha modern binalar daha eskilerden daha güvenlidir.
-More modern buildings are safer than older ones.
- older
- {s} büyük
O benden üç yaş daha büyük.
-He's three years older than I am.
O benden üç yaş daha büyük.
-She is three years older than I am.
- older
- eski
Arabamız sizinkinden üç yıl daha eski.
-Our car is three years older than yours.
Tatoeba: Bizim sizden daha eski cümlelerimiz var.
-Tatoeba: We've got sentences older than you.
- older
- {s} daha yaşlı
O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.
-She is older and wiser now.
Ken Seiko'dan daha yaşlı.
-Ken is older than Seiko.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف elder, senior في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- older
elder, senior
الواصلة
elder, Sen·iorالنطق
Resimler
السابق
المفضلات