His handshake is too strong.
- Onun el sıkışması çok güçlü.
The visitors were greeted with warm handshakes.
- Ziyaretçiler, sıcak el sıkışma ile karşılandılar.
He refused to shake hands with me.
- Benimle el sıkışmayı reddetti.
Come on, shake hands, boys!
- Haydi, el sıkışın çocuklar!
Tom didn't offer to shake hands.
- Tom el sıkışmayı teklif etmedi.
Tom says that he won't shake hands with Mary.
- Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söylüyor.