And I've also got to pay the grocer, the greengrocer, the bakery, the dairy and what have you.
- Bakkal, manav, ekmekçi, sütçü ve başkalarına da ödeme yapmalıyım.
And I've also got to pay the grocer, the greengrocer, the bakery, the dairy and what have you.
- Bakkal, manav, ekmekçi, sütçü ve başkalarına da ödeme yapmalıyım.
My mother is busy planting flowers in the garden.
- Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul.
April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
Was there fresh bread in the box?
- Kutunun içinde taze ekmek var mıydı?
It says in the Bible, Man shall not live on bread alone.
- İncil'de, İnsan yalnız ekmek ile yaşamayacak diyor.
I ordered a new cutting board from a catalog.
- Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
I spread cheese on the slice of bread.
- Ekmek dilimine peynir sürdüm.
I am spreading mustard on a slice of bread.
- Bir dilim ekmek üzerine hardal sürüştürüyorum.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
Mother bought a loaf of bread.
- Anne bir somun ekmek aldı.
I ate bread and butter this morning.
- Bu sabah ekmek ve tereyağı yedim.
I'd like bread and butter, please.
- Ekmek ve tereyağı istiyorum lütfen.