Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Biraz daha biber ekle.
- Add a little more pepper.
Tom azıcık erken geldi.
- Tom was a little early.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the sofa.
Pastadan bir parça al.
- Have a little of this cake.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
- Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
Tom bir saatten biraz fazla bir süredir bekliyor.
- Tom has been waiting for slightly over an hour.
She speaks a little Arabic.
- Sie spricht ein wenig Arabisch.
You have only to give him a little help.
- Du musst ihm nur ein wenig helfen.