O, çocuklarını eğitmek için saçını süpürge etti.
- She took pains to educate her children.
Firma eğitsel kitaplar yayınlıyor.
- The firm publishes educational books.
O harika bir eğitimci.
- He's a wonderful educator.
Eğitimciler öğrencilerin ana diline saygı göstermeliler.
- Educators should respect learners' mother tongue.
Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
- Education aims to develop potential abilities.
Daha fazla eğitimle, daha iyi bir iş bulurdu.
- With more education, he would have found a better job.
Saha gezisini çok eğitici buldum.
- I found the field trip very educational.
Eğitici reformların hâlâ gidecek uzun bir yolu var.
- Educational reforms still have a long way to go.
Birçok kadın yüksek öğretime ve kariyere devam ediyor, bu nedenle evlilik ve doğum gecikiyor.
- Many women pursue higher education and careers, thus delaying marriage and childbirth.
Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
- We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
Bir eğitimsel psikolog tanıyorum ve ondan nefret ediyorum.
- I know an educational psychologist and I hate her.
Biz konuyu eğitimsel bir bakış açısından tartıştık.
- We discussed the matter from an educational point of view.
Kalbi eğitmeden zihni eğitmek hiç eğitim görmemektir.
- Educating the mind without educating the heart is no education at all.
O ülke yüksek öğrenim görmüş bir topluma dönüşüyor.
- That country is turning into a society with high education.
Eğitim sistemi şu anda inceleme altında.
- The educational system is now under review.
En sevdiğiniz TV eğitim programı nedir?
- What's your favorite educational TV program?
21. yüzyılda eğitimli bir akla sahip olmak ne anlama geliyor?
- What does it mean to have an educated mind in the 21st century?
İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
- You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom was highly educated and spoke several languages fluently.
Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
- My very educated mother just showed us nine planets.
Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.
- Mr. Ito is a highly educated man.
Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom was highly educated and spoke several languages fluently.
Biz konuyu eğitimsel bir bakış açısından tartıştık.
- We discussed the matter from an educational point of view.
Bir eğitimsel psikolog tanıyorum ve ondan nefret ediyorum.
- I know an educational psychologist and I hate her.
Amacımız öncelikle eğitimle ilgili.
- Our goal is primarily educational.
A good teacher is essential for a good education.
The educations our children receive depend on their economic status.