O, Wripple'ın köşesine yakın yaşıyor, bu yüzden o her gün araba sürmektedir.
- She lives near the edge of Wripple, so she drives in every day.
Bu köşeyi tutar mısınız lütfen?
- Will you please hold this edge?
O, uçurumun kenarında durdu.
- He stood on the edge of the cliff.
Uçurumun kenarına bu kadar yakın durmanın güvenli olduğundan emin misin?
- Are you sure it's safe to stand that close to the edge of the cliff?
Bardağı masanın kenarına yakın koymayın.
- Don't put the glass near the edge of the table.
Benim kalemim masamın kenarından düştü.
- My pencil fell from the edge of my table.
Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.
- It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.
Lütfen bize Çelik Peyzaj Kenar taşları # STL3456'ın fiyat ve en erken teslimini bildirin.
- Please let us know the prices and earliest delivery of your Steel Landscape Edgings #STL3456.
Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
- A sharp tongue is the only edged tool that grows keener with constant use.
Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
- A sharp tongue is the only edged tool that grows keener with constant use.
Death and persecution lose all the ill that they can have, if we do not set an edge upon them by our fears and by our vices. Jeremy Taylor.
He edged away from her.
The monks were forbidden to carry edged weapons such as swords and axes.
Already a mentally fragile boy, he now edged towards insanity.
The decorative edging around the door makes it easier to find in the dark.