edel…

listen to the pronunciation of edel…
ألمانية - التركية

تعريف edel… في ألمانية التركية القاموس.

edel
'e: dıl soylu; değerli
edel
soylu, asil, asilzade; safkan; değerli, kıymetli
edel
{'e: dıl} soylu; değerli
الإنجليزية - التركية

تعريف edel… في الإنجليزية التركية القاموس.

precious
{s} pahalı
precious
değer

Tüm çoraplar çok değerlidir. - All socks are very precious.

Altın tüm metallerin en değerlisidir. - Gold is the most precious of all metals.

precious
nadide
precious
ağır
precious
{s} büyük
precious
kıymetli

Elmas kıymetli bir taştır. - The diamond is a precious stone.

Bazen su kıymetli bir meta olur. - Sometimes water becomes a precious commodity.

high-end
Üst düzey, üst sınıf, kaliteli
precious
{s} aziz
precious
çok

Bu kitaplar bizim için çok değerli. - These books are very precious to us.

Tüm çoraplar çok değerlidir. - All socks are very precious.

precious
precious metals altın ve gümüş gibi kıymetli madenler
precious
ziyadesiyle
precious
(sıfat) değerli, kıymetli, aziz, pahalı, büyük, aşırı ince, çok, yapmacıklı
precious
can
precious
{s} yapmacıklı
precious
müşkülpesent
precious
{s} k.dili. rezil. z., k.dili. çok, pek: There is precious little time left
precious
{s} aşırı ince
precious
dili çok
ألمانية - الإنجليزية
precious
high-end
edel
classy
edel
precious
edel
magnanimous (formal)
edel
noble-minded
edel
noble

Noble be man, helpful and good. - Edel sei der Mensch, hilfreich und gut.

Helium, neon, argon, krypton, xenon and radon are noble gases. - Helium, Neon, Argon, Krypton, Xenon und Radon sind Edelgase.

edel
generous
edel
sublime
edel
lofty
edel
nobly
edel
distinguished (wine taste)
Lahn (Edel- und Buntmetall)
flattened wire