Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin.
- You are a feast for my eyes.
Kral Frederick avcılık, şarap, kadınlar ve ziyafetleri severdi.
- King Frederick loved hunting, wine, women and feasts.
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
O bayram şimdiye kadar yaşadıklarımın en iyisiydi.
- That feast was one of the best I ever had.
Onun güzel sesi kulaklar için gerçek bir bayramdı.
- Her lovely voice was a real feast to the ears.