Onlar para kazanmak istiyorlardı.
- They wanted to earn money.
Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
- Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
Tom daha çok para kazanmak için iş değiştirdi.
- Tom changed jobs to earn more money.
Onlar para kazanmak istiyorlardı.
- They wanted to earn money.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
- And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
- A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
O kazançlarla ilgili vergi talep etti.
- He called for a tax on earnings.
Para kazanmak için çalışırız.
- We work to earn money.
Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.
- If you want to earn money, America is the best.
In addition to your salary, you will earn a bonus for achieving monthly targets.
Bir iş sadece geçinmek için bir araç değildir.
- A job is not merely a means to earn a living.
Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
- A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
Bu, kazandığımdan daha fazla.
- This is more than I have earned.
Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
- And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.
- I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
- Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.
- I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
- Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
- A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
Now that you are earning, you can start paying me rent.
You can have the s'mores: you earned them, clearing the walkway of snow so well.
My CD earns me six percent!.
Klee also left home to make his name, moving in his late teens to Munich, where he studied art, earned his keep as a musician and, in 1906, married Lily Stumpf.
Those Japanese radios were a nice little earner; we sold all of them by lunchtime.
... earn? OBAMA: Well, Katherine, that's a great question. ...
... taxes on everything they earn. ...