Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Üzülmeyin, her şey düzelecek.
- Don't worry, everything will be OK.
Tom her birkaç günde bir buraya gelir.
- Tom comes here every few days.
O her birkaç günde buraya gelir.
- He comes here every few days.
Bill günaşırı balık tutmaya gider.
- Bill goes fishing every other day.
Ben günaşırı onu ziyaret ederim.
- I visit him every other day.
Bütün ülkeler, tüm sınırları içindeki insan grupların ecdat yadigar eserlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu var.
- All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.
Bugün bütün sınıf burada.
- Everyone in the class is here today.
Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.
- The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.
Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
- Mary had every reason to be satisfied.