e- kadar

listen to the pronunciation of e- kadar
التركية - الإنجليزية

تعريف e- kadar في التركية الإنجليزية القاموس.

-e kadar
till
-e kadar
by the time
ağzına kadar dolu olmak
brim
başından sonuna kadar
all the way
bu kadar
this

Hearing this song after so long really brings back the old times. - Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.

I've never woken up this early. - Hiç bu kadar erken kalkmadım.

yeteri kadar
enough

Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer? - Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.

I had enough time, so I didn't need to hurry. - Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu.

-e kadar
through
-e kadar
until
-e kadar
down to
-e kadar
to
-ye kadar
until
bu kadar
that's it

That's it. I've done all I can do. - Bu kadar. Elimden gelen her şeyi yaptım.

That's it. I've done everything I can. - Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.

bu kadar
that

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

Hand it over. That's all you've got? - Ver onu. Sahip olduğunun hepsi bu kadar mı?

e kadar
by the time
e kadar
(Havacılık) through
hepsi bu kadar teşekkürler
that's all
inceye kadar
until
kadar
as as
kadar
as well as

He teaches mathematics as well as English. - O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor.

He speaks Spanish as well as French. - O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.

kadar güçlü
as strong as
nereye kadar?
how far

How far are you willing to take this? - Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?

How far do I have to go? - Nereye kadar gitmek zorundayız?

yeteri kadar
sufficiently
-e kadar
up to
ardına kadar
wide

Tom opened his eyes wide. - Tom gözlerini ardına kadar açtı.

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

ardına kadar açık
wide

Fadil found the door wide open. - Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

-den -e kadar
from to
-e kadar
up
-e kadar
by
-e kadar
thru
-e kadar
as well as
-e kadar
as far as
-e kadar
pending
bacak kadar
squat
bacak kadar
very short
bacak kadar
tiny
bit kadar
tiny
bit kadar
very small
bu kadar
this thing
bu kadar
that much

How did you get that much money? - Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?

I'm not going to eat that much. - Bu kadar fazla yemeyeceğim.

bu kadar
this quantity
bu kadar
such

I didn't expect such a nice present from you. - Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

bu kadar
is that all
dibine kadar gömülmek
(deyim) entangle with
dize kadar
(deyim) knee-deep
e kadar
(Havacılık) up
e kadar
(Havacılık) thru
e kadar
down to
e kadar giden
date back
elden geldiği kadar
with might and main
elinden geldiği kadar çabuk
as fast as he could lick
en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow
en ince detayına kadar
in depth
en ince noktasına kadar
up to the mark
eve kadar optik lif
(Bilgisayar,İnşaat) fiber to the home
hepsi bu kadar
that's all
herkes kadar iyi
(deyim) with the best of them
kadar
proportion
kadar
as near as
kadar
as big as

I am about as big as my father now. - Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.

Your car is three times as big as this one. - Senin araban bunun üç katı kadar büyük.

kadar
degree

To what degree can we trust him? - Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?

I agree with you to a degree. - Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.

kadar
about

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

kadar
as much

As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships. - Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.

My brother eats twice as much as I do. - Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.

kadar
so as

Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning. - Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.

The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked! - İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.

kadar
as... as
kadar
something like

How much would you pay for something like this? - Böyle bir şey için ne kadar öderdin?

Nobody will pay that much for something like that. - Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.

kadar
amounting
kadar
degre

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

The suspect was given the third degree until he confessed his crime. - Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.

kadar
or so

You will get well in a week or so. - Bir haftaya kadar iyileşeceksin.

Ten to one it'll clear up in an hour or so. - Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.

kadar
as much ... as
kadar
insomuch as
kadar
some

You must keep the plan secret until someone notices it. - Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

kadar
amount

I really wonder how much the inheritance tax will amount to. - Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum.

Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week. - Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.

kadar düzenli
as regular as
kadar süre
by
kadar çirkin
as ugly as
kadar çılgın
as mad as
kadar özgür
as free as
mümkün olduğu kadar
all the way
mümkün olduğu kadar erken
as early as possible
mümkün olduğu kadar yakın
as near as possible
mümkün olduğu kadar çabuk
as soon as
mümkün olduğu kadar çok
as much as possible
ne kadar
how long

How long does the airport bus take to the airport? - Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?

How long will you remain in London? - Londra'da ne kadar kalacaksın?

ne kadar süre
how long

After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here. - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

How long did they live in England? - Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

parmak kadar
small
ta -e kadar
clear to
tepeden tırnağa kadar
from head to toe
tepeden tırnağa kadar
from head to foot
yeteri kadar vermemek
stint
yeteri kadar çok
substantially
yeterli kadar
sufficiently
yeterli kadar
adequately
yeterli kadar
sufficient
yolun sonuna kadar
all the way
zerre kadar
a modicum of
zerre kadar
shadow of
zerre kadar
in the slightest degree
zerre kadar
not at all
zerre kadar
(Dilbilim) at all
zerre kadar değil
not in the least
zerre kadar şüphe kalmamak
without a shadow of a doubt
ne kadar uzun
how long

How long that bridge is! - Köprü ne kadar uzunmuş!

How long is the Seto Bridge? - Seto Köprüsü ne kadar uzunluktadır?

-a kadar
-Up
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
(Atasözü) Cheats never prosper
akıl almayacak kadar çok
as much as you can't even imagine
avuç içi kadar
palms up
bir dereceye kadar
certain extent
bu ne kadar
How much of this
cehenneme kadar yolun var
go to hell
en ince ayrıntısına kadar, etraflıca
thoroughly, thoroughly
kadar az
as few as
kadar olmak
it's as if, consider that - "Sağ olunuz, bir fincan içmiş kadar oldum." - "Thanks; consider me as having drunk a cup just the same."
ne kadar
how

How far away is the airport? - Havaalanı ne kadar uzak?

How long does the airport bus take to the airport? - Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?

ne kadar yazık
What a shame!
ne kadar çok
how much
pek o kadar değil
Not so much
sayılamayacak kadar çok olan
with countless
sonrasına kadar
Until after
sonuna kadar
end

We disputed the victory to the end. - Zaferi sonuna kadar tartıştık.

You don't have to stay to the end. - Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.

öyle, o kadar, o derece
So, so, so deeply
şimdilik bu kadar
That's all for now
ne kadar erken o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çabuk olursa o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çok olursa o kadar iyi
the more the better
التركية - التركية

تعريف e- kadar في التركية التركية القاموس.

abdalın dostluğu köy görünceye kadar
(deyim) Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
الإنجليزية - التركية

تعريف e- kadar في الإنجليزية التركية القاموس.

till kadar
para çekmecesi, kasa
till kadar
(toprağı) sürmek, işlemek
e- kadar
المفضلات