He is in charge of entertaining the foreign guests.
- O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
The parents try to amuse their baby with a toy.
- Ebeveynler bebeklerini bir oyuncakla eğlendirmeye çalışır.
I don't amuse children.
- Ben çocukları eğlendirmem.
If the students are bored, they will find ways to entertain themselves.
- Öğrenciler sıkılırlarsa kendilerini eğlendirmek için yollar bulurlar.
I'm bored! Then find something to do! I'm not here to entertain you.
- Sıkıldım! Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim.
Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmek için bir yol buldu.
The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
Tom doesn't know how to have fun.
- Tom nasıl eğleneceğini bilmiyor.
Tom likes to have fun.
- Tom eğlenmeyi seviyor.
Tom certainly appeared to be enjoying himself.
- Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünüyordu.
It looks like Tom is enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
Don't come to school to lark around.
- Sadece eğlence için okula gelme.