eğiterek

listen to the pronunciation of eğiterek
التركية - الإنجليزية
schooling
training

I've been spending a lot of time training my dog. - Köpeğimi eğiterek çok zaman harcıyorum.

eğit
{f} educated

Ford was poorly educated. - Ford kötü eğitim gördü.

Mr. Ito is a highly educated man. - Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.

eğit
{f} trained

I trained the dog to do tricks. - Oyun yapması için köpeği eğittim.

He was trained as a lawyer. - O bir avukat olarak eğitildi.

eğit
{f} training

They needed jobs and training. - Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.

I think you should stick to your training schedule. - Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.

eğit
educate

You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad. - İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.

My very educated mother just showed us nine planets. - Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.

eğit
{f} train

If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now. - O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.

It is not easy to train dogs. - Köpekleri eğitmek kolay değil.

eğit
{f} schooling

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

Fadil paid for Layla's schooling. - Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.

eğit
reeducate
eğiterek
المفضلات