He always stands off when people are enthusiastic.
- İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
He stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdu.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
A stalled car impedes traffic in the left lane.
- Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.
Why are they stalling?
- Onlar neden duruyorlar?
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.
Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum.
- I'd like to go to Takayama during festival time.