durulma

listen to the pronunciation of durulma
التركية - الإنجليزية
clarification
(İnşaat) settle
relaxion
stagnation
dur
{f} stand

These two are standing abreast. - Bu ikisi yan yana duruyor.

I could scarcely stand on my feet. - Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.

durulmak
settle down
dur
(Bilgisayar) end

It rained for several days on end. - Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.

I stood at the end of the line. - Sıranın sonunda durdum.

durulmak
calm down
dur
conk out
dur
{f} standing

Someone is standing behind the wall. - Birisi duvarın arkasında duruyor.

I'm worn out, because I've been standing all day. - Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.

durulmak
subside
Durulmak
to settle down
dur
hold on
dur
stop

My house is close to a bus stop. - Evim otobüs durağına yakın.

A car stopped at the entrance. - Girişte bir araba durdu.

dur
halt

The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt. - Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.

It was because of the storm that the trains were halted. - Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.

dur
hist
dur
hold it
dur
nix
dur
hold

The rule holds good in this case. - Kural bu durumda geçerlidir.

Hold up, what do you think you're doing? - Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?

dur
whoa
dur
stall

Why are they stalling? - Onlar neden duruyorlar?

A stalled car impedes traffic in the left lane. - Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.

durulmak
slack off
durulmak
to stop, stand
durulmak
become clear
durulmak
settle
durulmak
to become clear; to settle down, to calm down
durulmak
to stay, reside
durulmak
slack
durulmak
impersonal passive
durulmak
clarify
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف durulma في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

DUR
Durango, a state of Mexico
dur
Duration How long the spell lasts, usually expressed in turns (T)
dur
Drug utilization review (DUR) is a process which evaluates particular drugs for use by a specific member This process is conducted using specific edits-designed by the health plan and our Pharmacy and Therapeutics (P&T) committee-which are programmed into RxWEST claims processing computer Examples of DUR edits include: pregnancy, therapeutic duplication, and age precautions, dose range, drug interaction precautions, and gender compliance
dur
Drug utilization review
dur
Major; in the major mode; as, C dur, that is, C major
dur
Said of a wine which is too acidic
dur
a kingdom on the Va'andao sea, capital Baianch
dur
Drug Use/Utilization Reviews
dur
Durham 1: 43 hm Canada
dur
see- DRUG UTILIZATION REVIEW
التركية - التركية
Durulmak (I, II) durumu
durulmak
Dinmek, sükûn bulmak
durulmak
Uslanmak, sakinleşmek
durulmak
Durma işi yapılmak: "Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur."- B. S. Erdoğan
durulmak
Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak: "Kar ve fırtına durulmuş, hava birden açıvermişti."- H. Taner
durulmak
Duru duruma gelmek
durulmak
Durma işi yapılmak, kalınmak
durulmak
Uslanmak, sakinleşmek: "Canı yanan kısrak acı bir kişneme salıverdikten sonra birdenbire duruldu."- H. Taner
الإنجليزية - التركية

تعريف durulma في الإنجليزية التركية القاموس.

dur
(Bilgisayar) süre

Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler. - They went skiing during their date.

Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum. - I'd like to go to Takayama during festival time.

durulma
المفضلات