I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
I stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdum.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.
Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
- Prices have risen steadily during the past decade.