durchleitend

listen to the pronunciation of durchleitend
الإنجليزية - التركية

تعريف durchleitend في الإنجليزية التركية القاموس.

conducting
iletken
passing
{i} geçme

Sınavı geçmede hiçbir sorunu olmamalı. - She shouldn't have any problem passing the exam.

Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı. - After all, he succeeded in passing the exam.

conducting
geçiren
conducting
yürüten
conducting
yürüterek
passing
geçerek

Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı. - Ken saved his face by passing the examination.

Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı. - He amazed everyone by passing his driving test.

passing
sollama
conducting
{f} yürüt

Polonyalı arkeologlar Sudan'da bilimsel çalışmalar yürütmektedirler. - Polish archaeologists are conducting scientific studies in Sudan.

passing
{i} geçit
passing
geçen

Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi. - Dan landed onto the roof of a passing van.

Geçen bir araba üzerimize su sıçrattı. - A passing car splashed water on us.

passing
kısa süren
conducting
geçirici
passing
çabuk geçen rasgele olan
passing
ölüm/geçiş
passing
{s} gelip geçici

Onlar gerçekten bunun gelip geçici bir heves olduğunu kabul etmek istemiyor. - They don't want to admit that it's really a passing fad.

passing
{s} geçici

Bu sadece geçici bir hevesti. - It was only a passing fad.

O sadece geçici bir sevdaydı. - It was just a passing infatuation.

passing
ahenkli olmayıp iki nota arasında geçiş olan nota
passing
ölme
ألمانية - الإنجليزية
conducting
passing