Onun yokluğu fırtına yüzündendi.
- His absence was due to the storm.
Bu başarısızlık sizin hatanız yüzünden.
- This failure is due to your mistake.
Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi.
- Their trip has been cancelled due to rain.
O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.
- He failed due to lack of effort.
Selden dolayı dersler ertelendi.
- Classes have been suspended due to floods.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- His success was mostly due to good luck.
Tom'un üç saat önce burada vadesi dolmuştu.
- Tom was due here three hours ago.
Son zamanlardaki olaylar sebebiyle, kendimi işime vermem tamamen imkansız.
- Due to recent events, it is completely impossible for me to focus on my work.
Bayanlar baylar, havaalanındaki bir kaza sebebiyle varışımız gecikecek.
- Ladies and gentlemen, due to an accident at the airport, our arrival will be delayed.
Tom 2.30'a kadar burada uygun değil.
- Tom isn't due here till 2:30.
Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
- Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
- Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
- What I am today is due to my parents.
Gerekli işlemleri takip etmek zorundayız.
- We have to follow due process.
Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.
- Cross off the names of the people who have paid their dues.
Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
- What I am today is due to my parents.
Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
- Great successes are due to constant efforts.
Başvurular için süre sonu pazartesi.
- Applications are due by Monday.
Yağmur nedeniyle planlarım tamamen karıştı.
- Due to the rain, my plans were completely mixed up.
Ciddi bir eğitim etkisi nedeniyle çocuk tamamen farklı bir kişi haline geldi.
- Due to severe educational influence the child became a wholly different person.
Tam olarak düşündükten sonra teklifi kabul ettim.
- I accepted the offer after due consideration.
Sezarın hakkını Sezara verin.
- Give the devil his due.
Sezar'ın hakkı Sezar'a.
- Give credit where credit is due.
Selden dolayı dersler ertelendi.
- Classes have been suspended due to floods.
Kaza onun dikkatsizliğinden dolayıydı.
- The accident was due to his carelessness.
Rising unemployment due to the economic downturn is spreading.
The baby is just about due.
When is your baby due?.
Payment is due to him in ten days.
With all due respect, you're wrong about that.
The river runs due north for about a mile.
... due to sanctions on new purchases--if there are any plans to normalize trade relations ...
... back into the classrooms who have been laid off due to ...