Ateşin yanında ıslak elbiselerini kuruttu.
- He dried his wet clothes by the fire.
Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.
- Raisins are dried grapes.
Favori kurutulmuş meyven nedir?
- What's your favorite kind of dried fruit?
Kurutulmuş tuzlanmış sığır etin var mı?
- Do you have dried salted beef?
Kurumuş giysilerim aniden yağmur yağdığı için ıslanır.
- My dried out clothes get wet because it suddenly rains.
Tom havluyla yüzünü kuruladı.
- Tom dried his face with a towel.
Kurutulmuş balık benim damak tadıma uygun değil.
- Dried fish is not to my taste.
Kurumak, çimento için biraz zaman alacaktır.
- It'll take a while for the cement to dry.
Tom köpeği kurulamak için eski havluları kullanırdı.
- Tom used old towels to dry the dog.
Saçımı kurulamak, makyaj yapmak ve giyinmek zorundayım.
- I have to dry my hair, put on makeup and get dressed.
Mary kuru gözleri için göz damlaları kullanır.
- Mary uses eyedrops for her dry eyes.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Ah sevgilim, yağmur yağıyor, ve ben zaten çamaşırı kurutmak için dışarı astım; ne yapmalıyım?
- Oh dear, it's raining, and I've already hung the laundry out to dry; what shall I do?
Kurutmak için giysilerini dışarıya as!
- Hang your clothes out to dry!
Fish, dried, salted or in brine; smoked fish, whether or not cooked before or during the smoking process; flours, meals and pellets of fish, fit for human consumption.
Onlar sek beyaz şarap içiyorlardı.
- They were drinking dry white wine.
Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
- The man died of thirst in a dry country.
Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
- The natives were tormented by a long spell of dry weather.
Onun mizah duygusu çok yavan.
- His humor is very dry.
Bu çok yavan bir açıklama.
- That's a very dry explanation.
Saçımı kurutmam gerekiyor.
- I have to dry my hair.
Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
- I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
- The man died of thirst in a dry country.
Tom susuz kırmızı şarap içmeyi tercih eder.
- Tom prefers to drink dry red wine.
Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu.
- There was a spring indeed, but it was dry.
O konuşmaya başladığında sesi öncekinden daha az karttı.
- When she began to speak, her voice was less dry than it had been.
Ne içmek isterdiniz? Sert bir martini.
- What would you like to drink? A dry martini.
Balık fazla pişirilirse kuru ve tatsız olabilir.
- Fish can be dry and tasteless if it's overcooked.
Çok pişmiş balık kuru ve tatsız olabilir.
- Overcooked fish can be dry and tasteless.
Ders kuru boya izlemek kadar sıkıcıydı.
- The lecture was as boring as watching paint dry.
Onun çok sıkıcı bir mizah duygusu var.
- He has a very dry sense of humor.
Uzun süren bir kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
- It rained yesterday after it had been dry for a long time.
Aylarca süren kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
- It rained yesterday after it had been dry for many months.
Take care when guessing, since problems do not always have cut-and-dried answers.
Cover the chicken as it bakes or it'll get too dry.
Devin dried her eyes with a handkerchief.
I like to take a dry sherry before lunch on Sundays.
Dry alcohol is 200 proof.
The clothes dried on the line.
... sun-dried whistling in looking at pornographic calendars broadly speaking ...
... tedious rational battle to improve the efficiency everything I'll sing it dried ...