Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
John birçok şişe şarap içti.
- John drank many bottles of wine.
Bu su içmek için güvenli.
- This water is safe to drink.
Çok fazla içmek tehlikelidir.
- It is dangerous to drink too much.
Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
- Recently, he's been drinking too much.
Canım içki içmek istiyor.
- I feel like having a drink.
Sana bir içecek ısmarlayacağım.
- I'll buy you a drink.
Alkolsüz içecekleriniz var mı ?
- Do you have alcohol-free drinks?
Canım içki içmek istiyor.
- I feel like having a drink.
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.
- You can't drink seawater because it's too salty.
Deniz suyu içmek insanlar için ölümcül olabilir.
- Drinking seawater can be deadly to humans.
Biz patates kızartması ve meşrubat sipariş ettik.
- We ordered French fries and soft drinks.
Meşrubat otomatı nerede var?
- Where is there a soft drink vending machine?
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
- Is there anything to drink in the refrigerator?
Bu su içmek için güvenli.
- This water is safe to drink.
Bu su içmek için güvenli mi?
- Is this water safe to drink?
İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
- Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
Tom Mary'den içilecek şeyler istedi.
- Tom asked Mary for something to drink.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
- Most Japanese drink water from the tap.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
Can I buy you a drink?.
You can lead a horse to water but you can't make him drink.
He drank the water I gave him.
She has a problem with the drink.
He was about to take a drink from his root beer.
If he doesn't pay off the mafia, he’ll wear cement shoes to the bottom of the drink!.