doyurmak

listen to the pronunciation of doyurmak
التركية - التركية
Açlığını gidermek
Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak
Para yedirmek
Kandırıcı, inandırıcı, yeterli olmak, tatmin etmek
Geçindirmek, yaşamasını sağlamak
Açlığını gidermek: "Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım."- S. F. Abasıyanık
Doyma durumuna getirmek
Kandırıcı, inandırıcı olmak, tatmin etmek: "Elli yıl gecikmeyle yapılan bu açıklamanın insanı doyuracak bir yanı yoktur."- S. Birsel
(Osmanlı Dönemi) işbâ
Doyurma
işba
doyurma
Doyurmak işi