تعريف doon في الإنجليزية التركية القاموس.
- down
- {f} aşağı
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
- We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
- The cat on the tree came down to me.
- down
- aşağıya
Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
- Tom ran down the stairs.
O, merdivenlerden aşağıya geliyordu.
- She was coming down the stairs.
- down
- (Argo) saygı göstermek
- down
- (Argo) arkadaş olmak
- down
- (Bilgisayar) düştü
O içeriye girer girmez düştü.
- The instant he came in, he fell down.
O, merdivenden düştü.
- She fell down the ladder.
- down
- yüzü koyun
- down
- {i} kuştüyü
- down
- {e} aşağısına doğru
Tom Mary'nin nehrin aşağısına doğru sürüklenişini izlemekten başka bir şey yapamadı.
- Tom could do nothing but watch Mary being swept down the river.
Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.
- Tom walked down the street.
- down
- sulandırılmış olarak
- down
- {i} garez
- down
- yıkılmış
Oldukça yıkılmış görünüyorsun.
- You look pretty down.
Yıkılmış bazı eski evler gördük.
- We saw some old houses pulled down.
- down
- {f} yenmek
- down
- (Askeri) İNDİR, AŞAĞI: Bir topçu veya deniz topçu desteğinde: 1. Bir ateş isteğinde hedef yerinin bir müracaat noktasından yükseklikçe aşağıda bulunduğunu göstermek için kullanılan terim. 2. İhtirakli ile atışlarda, paralanma yüksekliğinde azaltma yapmak gerektiğini göstermek için kullanılan bir terim. 3. Topçuda, bir ateş komutunda, toprak açısının (şu kadar) milyem alçaltılması gerektiğini göstermek için kullanılan terim. 4. Havan ateşini tanzim için verilen bir ateş komutunda namluya (şu kadar) devirlik bir alçalış verileceğini bildirmek için kullanılan terim. Bak. "up"
- down
- londra'nın dışına
- down
- azalarak
- down
- {i} şansın ters dönmesi
- down
- aşınmış bir şekilde
- down
- kağıt üstünde
- down
- (Tıp) gebelik ayından itibaren örten ince tüylerin oluşturduğu örtü, lanugo
- down
- {i} hav
Hava bu gece soğuyacak.
- It will cool down tonight.
Araba havalimanına giderken bozuldu.
- The car broke down on the way to the airport.