Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
Ben dikkatsizce e-posta adresini sildim ve onun için Yeni Zelandadaki Russel'den rica etmek zorunda kaldım.
- I carelessly deleted your e-mail address and had to ask Russell in New Zealand for it.
Genç kız kaygısızca kahkaha attı.
- The young girl laughed carelessly.
Distracted by the salesperson, he carelessly read the contract.